
Lemancılar yaptı yine yapacağını.Başbakanın çömelme sorununa çözüm bulmuşlar ama öyle böyle değil :)))

En sonunda devlet harakete geçti ve insanlar için tehlike arzeden pitbull cinsi köpekleri toplatmaya karar verdi.Bana kalırsa biraz sakıncalı bir karar.Toplatmak yerine satışının ve üretiminin tamamiyle yasaklanması, sahiplerine ruhsat alma zorunluluğu ve ayrıca bu tarz köpeklerin diğer insanlara karşı kullanılmasının silah kullanmayla eşdeğer kılınması,toplum içine çıkartılırken ağızlık takma zorunluluğu,hele hele dövüşlerde kullanılmasına ağır cezalar getirilmesi gibi önlemler alınması yeterliydi.Kısacası daha insani önlemler alınabilirdi.Bizim devlet vur deyince öldürüyor böyle.
Eren Talu namlı vatandaş röpörtajında "Erkekler jimnastik için yapıyor, kadınlar ise aşık oluyor" diyerek aldatma mevzuna farklı bir bakış açsıyla yaklaşmış.Aklınca kendi günahlarını örtecek ihaleyi sadece karşı tarafa bırakacak.Kusura bakmasında aklı kafatasının içinde olan birisi sirf jimnastik amacıyla hele hele eşi Defne Samyeli gibi tescilli bir güzelse aldatmaz.Şeytana uydum de, boş anıma denk geldi de,sarhoştum de,bi b.k yedim de ama makul bir bahane uydur be bilader... Böylesi uçuşlar yapmana,fantastik cümleler kurmana gerek yokki.Erkek yaparsa elinin kiri kadın yaparsa o.ospu anlayışı eğitim seviyesi yükselsede değişmiyor anlaşılan.
Uzun zamandır Sınırda Yaşayanlar – Extraordinary Measures gibi damardan bir film izlememiştim dibine kadar duygusallık var.Lorenzonun Yağı'nı izleyen ve beğenen varsa bu film tam ona göre demektir.Benim nadiren beğendiğim duygusal yapımlardan oldu Sınırda Yaşayanlar neden diyecek olursanız insanın yüreğine dokunuyor.Sanırım etkileyiciliğinin temelinde gerçek bir hikayeden uyarlanmış olması yatıyor.Başrollerinde Brendan Fraser (John Crowley) ve Harrison Ford (Dr. Robert Stonehill) var hakkını vermişler biri komedi filmlerinde biride aksiyon filmlerinde isim yapmış iki aktörden gerçekten çok başarılı bir dram.Kadroda yar alan diğer isimler Keri Russell (Aileen Crowley) , Meredith Droeger (Megan Crowley) , Diego Velazquez (Patrick Crowley) , Sam Hall (John Crowley, Jr.) , Jared Harris (Dr. Kent Webber) Yönetmen koltuğunda Tom Vaughan var Senaryo ise Robert Nelson Jacobs'a ait.


Günlerdir mevzu hep aynı Aşk-ı Memnu.Ne kadar çok izleyeni varmış meğer.İzlemiyorum diyenlerin bile dilinden düşmüyor arkadaş.Aynı seçimlerde kime sorsan ben oy vermedim dediği halde AKP'in %47 alması gibi.Millete ne kadar dert olmuş bihterle behlülün halvet olması kıçın açıkta yatarsın, sofranda yiyeceğin ekmek olmaz aklın fikrin bu hafta behlül bihteri nerde götürecek.Sanırım bu toplumsal bir fantezimiz erkekler için zengin bir mirasyedi olup önüne gelen hatunla bafileşmek.Hatunlar içinde Bihter gibi çekici olup her türlü hile ve desise ile istediğini elde edebilmek.Güç sahibi bir ednan bey bulup yakışıklı civanlarla gününü gün etmek bu arada zengin herifide elden kaçırmamak.Etme
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme
Başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun etme
Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı
Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme
Çalma bizi bizden bizi gitme o ellere doğru
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme
Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için
Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme
Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun etme
Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme
Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun etme
Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme
Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme
Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun etme
Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle
Huzurumu bozuyorsun sen mavediyorsun etme
Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme
İsyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil
aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme
Etme
Duydum ki sefere çıkmayı kuruyormuşsun etme
Bir başkasını sevmeye bir başkasını dost etmeye niyetlenmişsin yapma yapma
Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı
Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme
Bizim dudağımız kurur sen kurayacak olursan
Gözlerimizi öyle yaşdolu ediyorsun etme
Çalma bizden bizi gitme o ellere doğru
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme
Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için
Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme
Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme
Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme
Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme
Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
Sen varlık sahasını öyle terkediyorsun etme
Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle
Huzurumu bozuyorsun sen mahfediyorsun etme
Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme
İsyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil
Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme


Mustafa Sarıgül'le pek yıldızımızın barışık olduğunu söyleyemem bir türlü kendisinden pozitif bir elektirik alamamışımdır.(Elektirik almakta neyse son zamanlarda dillere plesenk olan acayip bir deyim sanki transistörlü radyoyuzda elektirik alıcaz hoşlanmadım de gitsin arkadaş.) Bugün Televizyonlarda ve gazetelerde yeralan haber açıkçası biraz olsun pozitif bakmama neden oldu.Kendisi yeni kurduğu ve olumlu yönde ilerlediği TDH (Türkiye Değişim Hareketi) ile parti kurmamaya karar verdiğini seçimlerde CHP'ye destek vereceklerini açıklamış.Hakikaten güzel bir hareket olmuş takdir ettim. Türk Solunun en büyük handikaplarından biridir hizipleşmek bölünmek.Sonunda birileri bölünmek yerine birleşmenin güç kazandıracağının farkına varmış.Hayret...

Blogspot dünyası sonunda rahat bir nefes aldı.Emniyetin Google yetkililerinin işbirliği içinde birlikte yürüttükleri operasyonda E.C(16) ,T.S (19),B.K(41),G.O.T (34,5) isimli şahısları suç aletleriyle beraber yakaladılar.Daha önce defalarca bayan bloggerleri ayıpçı yorumlarla taciz ettikleri belirlenen şahıslar emniyetteki ifadelerinin ardından mahkemece tutuklandılar.Cezaevine götürülürken muhaberilere "Abi valla biz bişey yapmadık wirelessimize girmişler" diyen zanlılar mahkeme çıkışı bayan bloggerlerin klavye darbeleriyle linç olmaktan son anda kurtarıldılar.
Arkadaşlara Antalya çok sıcak diyorum fakat burada yaşamadıkları için tahayyül edemiyorlar.Ne var kardeşim aç camı pencereyi serinle diyenler bile var ulen esen rüzgar bile fan gibi ısıtıyo ne işe yarıyor sanki.En sonunda buzdolabı bile isyan etti sıcaklara dün kendisi çalışma hayatına son verdi zaman zaman çalışmakla beraber bi düzeni yoktu.Bu gün teknik servisi çağırdık gelip kontrol ettiler sıcaklardan olmuş dediler.Bakalım eğer akşam motor soğuduğunda da çalışmazsa motor komple değişcekmiş.İkinci sefer olacak yeniden değiştirilirse motor.Zaten elektirik kesintisi yüzünden bir tv birde pc kaybettiğim Antalya'da üstüne bide sıcaklardan buzdolabını kaybedersek çıldırabilirim...
Yaşlı bir amca, eşeğinin üzerinde karayolunda seyretmektedirBunu gören trafik polisleri, amcaya takılmak isterler ve durdururlar
Polis : Be amca, necin dakman golani? ( Golan: Emniyet kemer )
Amca : Dakmam be iste!
Polis : E bak gördün mü, simdi ceza keseceyik
Amca : Kes bakalim ne keseceysan da gidecem,acele işim var
Polis : Peki amca, cezayi sana mı yazalım yogsam eşeğe mi?
Amca : ???
Polis : Yani cezayi sana yazarsak beş milyon , eşeğe yazarsak üç milyon
Amca : Bana kes o zaman
Polis : Neden sana keseyon amca?
Amca : Onun sicili temiz ossun, polis yapcez onu



Başlığa bakıp la bu denyo bişeylermi dağıtacak diyebilirsiniz yok öyle yağma :) Len para mı var sanki, olsa dükkan sizin.Sadece 100.izleyicim olunca sevindirik oldum valla hey gidi günler hey bir zamanlar okuduğunuz blogun olduğu yer bir bozkırdı uğraştım didindim bozkırın ortasından 2 oda 1 salon bi blog yarattım.Hadi bakalım bidahaki şamata 500'de dağılın.
Son birkaç senedir denizle olan ilişkimiz bir hayli karışık ilk başlarda oldukça keyifli olan muhabbetimizden sonra dargınım kendisine arada bir uğrar halini hatırını sorarım o kadarcık.Kıyısından bakıp beni yutamayacaksın Akdeniz diyerek ayağımı bandırıp çıkarak çimmeden kıyısından dönmüşlüğüm çok vardır.Bu senede epey bir nazlandıktan sonra denize gittim sabahın 9'unda elimde şemsiye havlu bizimkilerle beraber sahile indik.
Grup Yorum - Uğurlama Sözleri:
Bu kente yalnızlık çöktüğü zaman
uykusunda bir kuş ölür ecelsiz
alıpta başını gitmek istersin karanlık
sokaklar kör sağır dilsiz
Ey sevda kuşanıp yolara düşen
Bilesin bu yollar dağlar dolanır
Yare ulaşmadan düşersen eyer
Yarin hasretinin yankısı kalır
Ey sevda kuşanıp yolara düşen
Bilesin bu yollar dağlar dolanır
Yare ulaşmadan düşersen eyer
Yarin hasretinin yankısı kalır
Gecenin ucunda gün aralanır
Yar sevdası ile yürek bilenir
Sızılı bir ırmak uğurlar seni
Su olup akarsın
Kır çiceklenir
Gecenin ucunda gün aralanır
Yar sevdası ile yürek bilenir
Sızılı bir ırmak uğurlar seni
Su olup akarsın
Kır çiceklenir
Ey sevda kuşanıp yolara düşen
Bilesin bu yollar dağlar dolanır
Yare ulaşmadan düşersen eyer
Yarin hasretinin yankısı kalır



Adalet Peşinde - Law Abiding Citizen şahane bir polisiye ve gerilim filmi.Bu türleri seviyorsanız mutlaka izleyin.Adalet sistemine,itiraf mekanizmasına ve hukukun işleyişine derin bir eleştiri getiriyor.Başrollerinde Jamie Foxx,Gerard Butler gibi iki dev isim var.Kurgu, senaryo,işleniş ve filmde zekice hazırlanmış süprizler kesinlikle sizi filmin sonuna kadar sıkılmadan getiriyor.Filmin yönetmeni F. Gary Gray senaryosu ise Kurt Wimmer'e ait.Konuya gelecek olursak Clyde Shelton (Gerard Butler) ailesiyle mutlu mesut yaşayan bir amerikan vatandaşıdır bir gün evine iki soyguncu gelir Clyde Shelton (Gerard Butler)'ı bıçaklar eşini ve küçük kızınıda öldürürler.Ancak hesap etmedikleri bir iş gerçekleşir Clyde Shelton (Gerard Butler) hayatta kalır.Zanlılar yakalandıktan sonra davayla ilgilenmesi için Nick Rice (Jamie Foxx) atanır ancak ortada bir problem vardır Nick Rice (Jamie Foxx) davayı kazanmayı değil kariyerini ve başarı oranını düşünmektedir.Kariyerinde ufak bir başarısızlık oranı bile gözükmesin diye soygunculardan biriyle anlaşmayı seçer.Cinayetlerden sorumlu olan asıl suçlu olan hafif bir cezayla yırtarken diğer arkadaşı idama mahkum olur.Aradan yıllar geçtikten sonra itirafçı olan soyguncu tahliye olur. Tahliyesinin hemen ardından vahşice bir cinayete kurban olmuş bir şekilde bulunur.Clyde Shelton (Gerard Butler) cinayeti itiraf eder ve savcıya bundan sonra tüm istekleri yerine getirilmezse daha pek çok can alacağını söyler.Yıllar boyunca muhteşem bir intikam planı hazırlamıştır.Her itirafı karşılığında savcıdan birşeyler kopartırken aslında bu itirafçılık sistemi ve adalet mekanizmasına bir tokat atmaktadır.

Malum yasalarımızda pek çok eksik gedik mevcut.Yasaları çiğnemeyi adet edinen arkadaşlarda bu boşlukları adliyelere gide gele iyice öğrenmişler ve bu boşlukları sonuna kadar kullanmaktalar.Hani bir zamanlar hatırlarsınız kendini satanist addeden kedi kesen kız vardı.O vatandaş yaşı küçük olduğundan dolayı ceza almadan yırtmıştı.İşte bu vatandaş yine aynı haltı karıştırmış yeni hayvan katliamlarına imza atıp birde üstüne resimlerini sağa sola yollamış.Şimdi bunu alıp göndersen adliyeye yine yaşı yetmediğinden anında çıkacak dışarı.Zaten Hayvan Hakları konusunda süper ileri bir yasal sisteme sahibiz ya ceza alsa ne olacak en fazla hayvanlara eziyetten para cezası alıp kurtaracak paçayı.İnsanın asabı bozuluyor böyle durumlarda.Yasal sisteme olan inancını kaybediyor.






Unthinkable - Düşünülemez insanı rahatsız edecek derecede geren ve ruhundan yakalayan bir film.İzlerken bazı yerlerde harbiden oturup düşünüyorsunuz.Kaliteli kadrosuyla ve iyi sağlanmış kurgusuyla takdire şayan.Kadro demişken başrollerde Samuel L. Jackson,Carrie-Anne Moss ve Michael Sheen var Senaryosu Peter Woodward ve Oren Moverman'ın elinden çıkan filmin yönetmeni de Gregor Jordan.Güzel iş başarmışlar ben beğendim.Konusu günün birinde Steven Arthur Younger adlı bir terörist (Michael Sheen) Amerikanın 3 yerine nükleer bomba yerleştirdiğine dair bir kaset yolluyor.Tabi doğal olarak fbı alarma geçiyor adamı bulmaya çalışıyorlar soruşturmanın başında ise Ajan Helen Brody (Carrie-Anne Moss) var şüpheli dosyalarını karıştırılarken karşılarına Henry Herald 'H' Humphries (Samuel L. Jackson) ismi çıkıyor yüksek yerden gelen bir talimatla peşini bırakmak zorunda kalıyorlar.İşin ilginç tarafı burdan sonra ortaya çıkıyor askerlerde bu işe dahiller ve şüpheli terörist zaten yakalanmış durumda.Şüpheliyi sogulamak için Helen Brody de ekibiyle beraber bir merkeze götürülüyor burada karşılarına Henry Herald 'H' Humphries çıkıyor ve öğreniyoruz ki kendisi devletin pis işlerini yapan vahşi sorgulama teknikleri olan birisi.İşte filmin düğüm noktası bombaların yerini öğrenebilmek için ne kadar ileri gidilebilir?

Bu Blog en iyi Mozilla Firefox ile görüntülenir.
