Ne Mutlu Türküm Diyene

24 Mayıs 2013 Cuma


Kanal tedavisi yaptıracaklara tavsiyeler...

4 Yorumgaçlı Okurcan
disci

Uzun zamandır amannn günde 2 sefer fırçalıyorum dişleri bişey olmaz bahanesiyle dişçiye uğramayı savsaklamam yüzünden başıma gelmedik kalmadı.Pazartesi günü bizimkilerle dışarı çıkmadan önce ağzım kokmasın diye bi sakız aldım çiğnemeye başlamamla birlikte eski dolgularımdan biri sanırım yerinden oynadı ya da hava aldı dişimde öyle şiddetli ağrı başgösterdi ki tarifi mümkün değil. Neyse gezdik dolandık geldik ama ben ağzımı açamıyorum ağrısından, gittikçe de şiddetleniyor namussuzun oturduğum yerde duramıyorum kendimi sıkıyorum ama katlanması imkansız gözümden yaş geliyor resmen.İdare edeyim belki bir kaç güne geçer dedim 6 saatte bir ağrı kesici alıyorum tuzlu suyla gargara yapıyorum falan bi şekilde idare etmeye çalışıyorum ama nafile.

Baktım olmayacak çarşamba günü sabahtan doğru dişçiye gittim.Doktor hanım benim artık tarumar olmuş bakımsız dişlere baktı başladı yazmaya şu yapılcak bu yapılcak vs vs ama liste döndü alışveriş listesine.Dişlerim sıkışık olduğundan ne kadar fırçalasam da araları temizleyemiyormuşum bu yüzden diş ipi kullanmam şartmış.Oturduk konuştuk acil olanları önceliğe aldık malum diş sektörü dediğin ucuz hizmetin yakınından geçmiyor 3 kanal tedavisi aynı dişlere 3 porselen kaplama ve 1 dolgu yenilemeyle şimdilik zevahiri kurtardık lakin giren girdi. Akabinde bu güne randevu aldım.

Öğlen 12 civarı oturdum malum koca koca delikanlıları süt dökmüş kediye çeviren koltuğa. Maşallahı var doktorumun eli çok hafif hayatımda ilk defa neredeyse hiç hissetirmeden dişimi uyuşturmayı başarabilen birine denk geldim. Neyse üst çene burnuma kadar uyuştu 2-3 dakika içinde ve başladı o malum zımbırtının vızıltısıyla dişleri oymaya. Dişçi koltuğundan nefret ediyorsam birinci sebebi iğne ikinci sebebi o uğursuz vızıltı. Acı falan hakgetire hiçbir şey hissetmiyorum ama bu seferde vakit geçtikçe çeneyi açmaktan yanaklar kasılmaya başladı. Çürüyen dişlerim arkada olduğudan erişmesi zor oluyor haliyle de koltukta kaldığım süre uzadıkça uzuyor ben uzanmaktan yıldım doktor oymaktan yılmadı ilk önce en arkadakini sinirlere kadar açtı sonra o korkutucu, sinirleri temizlemek için kullanılan iğneler kanalların içinde cirit atmaya başladı ama iyi uyuştuğundan herelde zerre hissetmedim akabinde dişimde o iğnelerle beraber bi röntgen çekildi kanalların durumuna bakıldı ve hemen geçici dolguyla kapatıldı ve ikinci dişte de aynı süreç tekrarlandı takriben 1 saatte işim bitti. Tekrar radevu aldım pazartesi ve çarşamba günü malum dişler kontrol edilip kalıcı olarak kapatılacak tabi bu arada muhtemelen 3. kanal tedavisi ve kalan bir dolgu yenileme işlemini de aradan çıkartacağız.En son olarak porselen kaplama yapılcak.

Şimdi gelelim tavsiyelerime

1- Kesinlikle dişlerinizi ihmal etmeyin günde en az 2 sefer fırçalayın eğer benim gibi sıkışıksa mutlaka diş ipi kullanın sonra bencileyin kallavi bir yapılacaklar listesiyle karşılaşırsınız.

2- Düzenli olarak muayne olmak için dişçiye gidin etrafınızdan soruşturun eli hafif hangi dişçi varsa ona abone olun zararlı çıkmazsınız.

3- Düzenli muayne ve hemen tedavi olmak sizinde işinize gelecektir zira sonra benim gibi kol misali bir fatura ve pazarlık sürecinde bulursunuz kendinizi :) 

4- Korkmayın...

Ankarada yaşıyorsanız bana mail atın adresini vereyim kendisi çok hanım hanımcık ve gayet ilgili pişman olmazsınız :)))

17 Mayıs 2013 Cuma


Gözyaşı

0 Yorumgaçlı Okurcan
reyhanli


Bazen dayanamıyorum kendimi politik mevzularda yazmak zorunda hissediyorum, biliyorum söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil ama ne yapayım elimden gelen sadece yazmak bir de zamanı gelince sandıkta nacizane oyumu kullanmak.

Reyhanlı'da resmi rakamlara göre 51 vatandaşımız hayatını kaybetti ancak oralardan yayılan söylentiler aslında hayatını kaybeden insanlarımızın sayısının resmi rakamın birkaç katı olduğu yönünde.Gerçi önemli olan bu değil ha 3 kişi ölmüş ha 300 sonuçta bir kıyım sözkonusu.Gazetelerde köşelerden televizyonlarda programlarda bangır bangır bağırıyorlar bombayı şu terör örgütü patlattı yok bu istihbarat örgütü patlattı diye inanın zerrece umrumda değil katil ha ahmet olmuş ha mehmet farkeder mi? Önemli olan o bombanın oraya konulmasına sebep olan devlet ve politikaları değil mi? Bence katil her ne kadar düğmeye basan ya da basanlar olsa da onu teşvik eden, tahrik eden bizim neo osmanlıcı über zekalar.

Burada kaç sefer yazılarımda dile getirdim bu açma sapan hayallerin bize mutlaka bir maliyeti olacağı belliydi.Kendi ülkende barış sürecini işleme koyarken komşundaki güya "muhalefet" aslen teröristleri ve onların eylemlerini maddi ve lojistik olarak desteklemek ne kadar hazin ve ağır bir ikiyüzlülüktür? Üstelik terörden bizzzat senelerce en büyük acıları yaşamış ve en ağır faturaları,bedelleri ödemişken. Elalemin verdiği gazla kurduğun saçma sapan hayallerin yüzünden gün gelir işte böyle kendi hanende de acılara yol açarsın.

Büyükbaşlar ekranlarda boy gösterip haberimiz vardı, takipteydik, enselerindeydik vs diye beyanlar veriyorlar. Nasıl oluyorsa hep böyle acı olaylardan önce istihbarat alınıyor kimin yapacağı, nasıl yapacağı belli ama bir türlü engellenemiyor ya bizim emniyette ve istihbaratta bir sorun var ya da birileri bizimle fena dalga geçiyor.

Daha uzun uzun yazasım var tonla değinecek konu başlığı toplamıştım bu konu hakkında ama vazgeçtim ne de olsa neticeye bir etkisi olmuyor 3-5 gün sonra olayın sorumluları unutulacak, yetkililerce vatandaşın ağzına bir parmak bal çalınacak ve bu saçmalığın müsebbibi olanlar mecliste hiç utanmadan boy göstermeye devam edecekler nutuklar ata ata hatta ilk seçimlerde bizim necip milletimiz meşhur maluliyeti nisyanı ile yine bu muhteremlere oy yağdıracak ki yeni felaketlere yol açabilsinler diye...

Ölenlere Allahtan rahmet kalanlara da başsağlığı dilerim...

13 Mayıs 2013 Pazartesi


Gidememek

0 Yorumgaçlı Okurcan
Çekip gitmek istersinde,
yollar uzun menzil ırak gelir,
gözün kesmez
ya da
adımların kısadır olması gerektiğinden,
beceremezsin,
çakılı kalırsın olduğun yerde.
Boğazın düğüm düğüm,
çaresizliğine hırslanırsın,
gözlerin nemlenir,
ve aniden
bir kaç damla dökülüverir...

Cemo
14.05.2013

9 Mayıs 2013 Perşembe


Anneler günü hediyesi

0 Yorumgaçlı Okurcan
biber_gazi

Malumunuz önümüz Anneler Günü sıradan hediyelerden bıkan arkadaşlara tavsiyem bir değişiklik yapsınlar annelere organik biber gazı hediye etsinler nasıl olsa artık moda oldu.Piyasada gırla var kabı swarovski işlemeli falan değişik bişeyler bulursunuz heralde. Devlet-i alimizin ithal ettiği tamamen organik ve çocuklar üzerinde dahi kullandığı biber gazlarını tecih edebilirsiniz :)

Artık anneler bu sayede eski usül yaramaz çocuklara ağzına biber sürerim demek yerine doğrudan ağız göz biber gazıyla dalmak suretiyle aynı etkiyi yaratabilirler hatta aile içi tüm sorunların çözümü bile olabilir nasıl olsa evde sıktığınızda uzunca bir süre eve giremeyeceğinizden dolayı hane içinde bir sorun da kalmaz böylece.

Siz girişimciler de bunu bir fırsata çevirebilirsiniz Anneler günü için gaz maskesi,taşıma kılıfı ve biber gazından müteşekkil setler hazırlayıp paranın anasını ağlatabilirsiniz.

Benden söylemesi :)

3 Mayıs 2013 Cuma


Biraz neşemiz yerine gelsin hadi angaralılar oturmaya mı geldik :)

2 Yorumgaçlı Okurcan
Enteresan bir günden herkese merhaba, bazı insanların özellikle akraba cemaatine mensupların yüzsüzlükte çığır açmalarına şahit olup hayret ve insaf hatta ohhhaaaa duvarını aşmaları üzerine biraz keyiflenme ihtiyacı hissettim.Bu keyfi tek başıma yaşamak yerine tüm angaralı okurcanlarımla paylaşayım dedim.

Güzide oyun havalarımızdan Ankara'nın Bağları Ümit Ortaç ve Ömer Koca tarafından caz sounduyla muhteşem coverlanmış dinlerken çok eğlendim umarım siz de eğlenirsiniz.Bazı insanlar tarafından hakir görülen Ankara Havaları değişik ezgilerle yeniden yorumlanınca ne kadar hoş olabiliyor onlarda izleyip-dinleyip ibret alsınlar :)



Ankara'nın Bağları Şarkı Sözleri

İp attım ucu kaldı da
Daraz da gücü kaldı
Ben sevdim eller aldı
İçimde acı kaldı

Ankara’nın bağları da
Büklüm, büklüm yolları
Ne zaman sarhoş oldun da
Kaldıramıyon kolları

Anmayı yüke koydun da
Ağzını büke koydum
Aldın yari elimden
Boynumu büke koydun

Ankara’nın bağları da
Büklüm, büklüm yolları
Ne zaman sarhoş oldun da
Kaldıramıyon kolları

Astarda urganım varda
Yün basma yorganım var
O yar senin derlerse
On koyun kurbanım var
O yar benim derlerse
On koyun kurbanım var

Ankara’nın bağları da
Büklüm, büklüm yolları
Ne zaman sarhoş oldun da
Kaldıramıyon kolları


28 Nisan 2013 Pazar


Akilim,akilsin,akil

0 Yorumgaçlı Okurcan
Güzel memleketim Türkiye'de politikacı olmak kadar enteresan bir iş yoktur.Doğası gereği aslında oldukça dürüst olmanız gereken yerde bizde modern dünyanın tam aksine biraz cin olmanız, çok konuşup hiçbir şey anlatmamanız ve cambaza bak sanatını ustalıkla icraa edebilmeniz gerekir.Sağolsun yıllardır başımızda olan hükumet bu işin inceliklerini o kadar iyi kavramış ki resmen rakipsiz olarak memleketi hemde oylarını arttırarak yönetiyorlar.

Kor ateşi almanız gerektiğinde eliniz yerine eğer kafanız çalışıyorsa bir maşa kullanırsınız yurdumun son maşaları Âkil Adamlar bu arkadaşların tarihte bir benzerleri daha vardı Heyet-i Nasiha detay vermiyeyim amaçları da kuruluş şekilleri de neredeyse bire bir aynı merak eden elinin altındaki klavyeden google amcaya sorar bulur.İşte bu muhterem akil adamlar pkk ile görüşmenin hükumet üzerinde yaratacağı tahribatı süspanse etsinler diye oluşturuldu tüm kin öfke bu muhteremlere akacak "barış sürecini" yönetenlerin neyse veballerini gögüsleyecekler.

Ortaya barış süreci diye bir kavram atıldı tüm akıllılar bir oldu ama hâlâ ne olduğu bilinmiyor :) Nedir diye sordun mu kabahatli oluyorsun vay efendim savaş çığırtkanı mısın, sen barış istemiyor musun bir dünya tantana da cabası. Millete süreci anlatmaları için ortaya Âkil Adamları sürdüler fakat bu arkadaşların da haberi yok neyin ne olduğundan.Soruyorsun lafı eveleyip geveliyorlar ama sonuç olarak ortaya birşey koyamıyorlar.Âkil sözlük anlamı olarak yiyici demek bu muhteremlere yiyici dendiğinde kızıldı bir dünya ama işin aslı ortaya çıktı ki muhteremler gerçekten yiyiciymiş, milyonlarca dolarlık tahsisat yapılmış kendilerine eee kolay değil yurdun dört bir tarafına vip localarından geçerek seyahat edilecek, beş yıldızlı otellerde konaklanacak, yenilecek içilecek, milletten gelen bi dünya küfürün hazmedilmesi için mide ilacı alınacak vs vs. Bu Âkil arkadaşların genelinin ortak özelliği cumhuriyetle sorunlu insanlar olmaları içlerinde tescilli bölücüler ,şeriatçılar, ikinci cumhuriyetçi liboşlar ve bir miktar sos olsun diye serpiştirilmiş ne yaptıklarından habersiz saftorik sanatçılar mevcut.Eskiden bu tiplerden olmak ayıp ve utanılacak şeydi şimdi vatansever olmak nerden nereye...

Yurdumun politikacıları baktılar âkil muhteremler zor durumda nereye gitseler protesto ediliyorlar bekledikleri fayda yerine halkın öfkesi gün geçtikçe artıyor "sürecin" zararları kalkanları deldi son gaz kendilerine rücu ediyor yeni bir muhabbet atıldı ortaya.

milli_icki
Bobilerden güzel bir monte :)
Milli İçkimiz Ayran mı yoksa değil mi :) Ortalık yıkıldı sokağa stand açıp ayran dağıtanı mı ararsın birilerine yaranmak için ayran milli içkidir diye televizyonlarda beyanda bulunanları mı ararsın gırla. İçkinin sözlük anlamı içinde alkol barındıran içecektir yanisi ayran'ın içki olması mümkün değil ha illa bir milli içki tesbit edilecekse bu ancak Kımız olur Rakı olur zira Türk kültüründe en bilinen ve bize has olduğu kabul gören alkollü içecekleri bunlardır. Ayran olsa olsa milli içecek olur ki Şalgam Suyu da, Çay da en az ayran kadar millidir.Niye onlara üvey evlat muamelesi yapılsın ki.

Aslına bakarsanız alkol kadar ayran'da zararlıdır çok içerseniz Ayran Budalası olursunuz ağzınız açık olan biteni mal mal izlersiniz. Yoksa size gösterilen şöyle büyüdük, şöyle demokratikleştik, şöyle uçtuk-kaçtık ilüzyonlarına inandınız da çoktaaaan oldunuz haberiniz mi yok :)

21 Nisan 2013 Pazar


Defiance nasıl bir dizi?

0 Yorumgaçlı Okurcan
defiance

Adam akıllı bilim-kurgu dizisi kıtlığı çekerken SyFy, Defiance ile hızır gibi imdadımıza yetişti. Neredeyse film kıvamında 1.5 saatlik devasa bir ilk bölümle piyasaya hızlı bir giriş yaptı. Konusuna gelince 7 Farklı ırktan (Castithan, Indogene, Irathient, Liberata, Sensoth, Gulanee, Volge) oluşan Votanlar kendi güneş sistemleri yok olunca kendilerine konaklamak için yeni bir sistem arayışına giriyorlar ve bunun sonucunda ünyaya ulaşıyorlar.Sınırlı sayıda votan dünyadan yerleşme izni koparıyorlar hatta ilk kolonileri kuruluyor bu sırada kalan milyonlar yörüngedeki gemilerde derin uykuda tutuluyor.Ancak görüşmeler uzadıkça sinirler geriliyor ve votanlar ile insanlar arasında bir savaş patlak veriyor 7 yıl süren bu savaş sırasında yörüngedeki votanları derin uykuda tutan gemi filosu bilinmeyen bir sebepten (bu konuda dünyalılar ve votanların farklı fikirleri var) havaya uçuyor tabi bu felaketin ardından gemilerden kalan parçalar dünyaya düşüyor ve terraformer (iklim değiştirici) teknoloji dünya atmoferini kalıcı olarak değiştiriyor ayrıca gemilerden dünyaya pek çok voltan bitki ve hayvan türü yayılıyor ve bizimkilerle beraber yeni iklim şartlarına uyarak mutasyona uğruyorlar. Anlayacağınız çarşı hepten karışıyor. Dünya ne isaya ne musaya yarayacak bir hal alıyor en nihayetinde mecburen bizimkilerle votanlar arasında ince bir çizgide yürüyen bir barış tesis ediliyor.Kahramanımız Jeb Nolan (Grant Bowler) dünyaya düşen gemi artıklarından teknolojik cihazları kurtarıp satan bir nevi hurdacı yanında evlatlığı olan Irathient ırkından Irisa Nyira (Stephanie Leonidas) ile yolu hasbel kader Defiance kasabasına düşüyor burada yaşananlar sonucunda kasabanın bir nevi şerifi oluyor ve olaylar gelişmeye başlıyor. 

castithan volge indogene

Bu arada belirteyim dizinin aynı adlı bir online multiplayer oyunu da var. Oyunu temin edip dizideki atmosferi yaşayabilirsiniz :)

Şimdi gelelim vehbi'nin kerrakesine dizi gayet hoş görsel efektlere sahip demek isterdim ama maalesef bariz bir çiğlik mevcut sanki henüz renderden yeni çıkmış ama son dokunuşlar yapılmamış gibi görünüyorlar gerçi hakkını yemeyelim falling skies'dan daha iyi olduğu aşikar.Bence bu konuda biraz daha uğraşılmalıydı Visitors'un yeniden çekimi olan iptal edilmiş "V" bile görsel olarak fersah fersah ilerdeydi.

Defiance'nin konusu gayet güzel,yüzeysel değil oldukça derinliğe sahip iyi bir örgü ile en az 5-6 sezonu çıkartır tabi kanal arkasında durup destek olursa ve yapımcı arkadaşlar işin suyunu çıkartmazlarsa. Bilim-Kurgu dizilerinin hemencik iptal edilme hastalığına tutulmaz ve makus talihine yenilmezse uzunca bir süre keyifle izleyeceğimize inanıyorum.Ancak büyük mantık hatalarından sözetmezem de olmaz sen gel galaksinin öbür ucundan dünyaya yerleş ama yaşadığın kasabalar-şehirler teneke gecekondu kıvamında olsun. Tamam dünya savaşta tahrip oldu amenna ama bu kadarda olmaz aradan yıllar geçmiş illaki azcık eli yüzü düzgün bişeyler olmalı.İnsan dizide bi mimari, hayat tarzı vs görmek istiyor ama nafile dünya şartlarına 3-5 teknoloji ilave etmişler bitmiş.Nerede uzaylıların uzay araçları yörüngeselleri geçtim en azından dünyaya adapte edilen ulaşım araçları olmalıydı yakıt sorunu vs desen o kadar bilgi birkimi ile çözülürdü be hacı.İnsan biraz daha ihtişam biraz daha teknoloji görmek istiyor böyle bir dizide açılıştaki uzay gemilerinin yarattğı görsel şenlik akabinde fıs diye sönüyor.En komik olan ise Sensoth ırkı ula koca ırkı sen tut orangutanlardan direk apar bildiğin insan gibi yürüyen orangutan yapmışlar bize de votan ırkı diye yutmak kalmış :)

Tony Curran ve Graham Greene dışında öyle ahım şahım tanınmış ve yetenekli pek oyuncusunun olmaması ayrıca negatif bir etken.Neyse bu kadarcık kusur olur inşallah ileriki bölümlerde bu tarz sıkıntıların çoğunu aşarlarda bizde ağız tadıyla bi bilim-kurgu izlemenin keyfine varırız.

Bence bi şans vermek ve izlemek lazım :)


Fragman

14 Nisan 2013 Pazar


Ne çektin be

0 Yorumgaçlı Okurcan
Kadınlara büyük saygım vardır neticede annemiz,kardeşimiz zamanı gelince de eşimiz hele evlendikten sonra üçü birden kombo oluyorlar.Ancak onlardan tırstığımı da açıkça ifade edeyim düşmanlıkları pek yaman hele kendi hemcinslerine olan çekememezlikleri insana saç baş yoldurtan cinsten (3 tel saçım kaldı ayrıca belirteyim)

Örneğin güzellik konusunda acayip hasetler dikkat edin bir kadın asla kendinden güzel ya da kendine denk biriyle uzun süre arkadaşlık yapmaz, yapamaz tabiatına rekabet duygusuna aykırıdır (istisnalar kaideyi bozmaz).İllaki kıskanacaktır yanındakini kıyafetini,saçını,göz rengini,erkek arkadaşını,hiç olmadı duruşunu ve endamını vs vs bunu başarabilenler sadece lise zamanında ergenken olabiliyor onlarda zaten tek tip ikiz gibi geziyorlar (erkek arkadaşlara ne oluyor derseniz bir süre sonra turnike oluyor)

Ha bunu neden yazıyorsun diyen arkadaşlar olacaktır geçen sosyal medyanın bir köşesinde bir kadıncağız fotoğrafını paylaşmış aman allahım altına döşenen yorumları bir görmeniz lazım yerin dibine batırıp batırıp çıkarmışlar ha bu kadar kıyasıya eleştirenlerin tiplerine baksanız düşmanına sövercesine eleştirenler eleştirdiklerinin eline su bile dökemezler ya neyse, safi haset.

Özellikle moda anlayışlarına hastayım her dönem topluca saç rengi değiştirmeler kıyafetlerde hep aynı renkler kullanmalar nasıl bir kitle psikolojisiyse artık illa hepsi aynı tornadan çıkmış gibi olmak zorundalar sanki. Birde aynı kıyafeti giyen bir kadın ortama girerse yandı gülüm keten helva pişti olunca noluyorsa artık :)

Estetik kavramı ise çok vahim düzeyde ne olur birileride farklı olsun 32 dişi düzgün,hokka burun,d-cup göğüs sahibi olmak zorunda değil tüm insanlar.Rejim yapıcam diye açlıktan kırılanı mı arasın iki gram fazlam var diye ottan başka bişey yemeyip beyin hücrelerini heder eden mi ararsın hatta hiçbişey yemeyim anoreksiya olanını mı ararsın enteresan şeyler
bırakın arkadaş birileride tombik olsa ne olur.

Düşmanlılarına hiç girmeyeyim sonuçta erkeğin erkeğe yapacağı bellidir ama söz konusu kadın olunca şeytana papucunu ters giydirir.

Erkekler bu konularda rahattırlar.Aynı kıyafetleri giymeleri sorun değildir,kendilerinden yakışıklı kaslı arkadaşlarıyla hiç ego yapmadan takılırlar aynı kıyafeti giyseler çıldırmak yerine saatlerce gülerler vs vs

İlginç canlılarız vesselam.Ne çektin be kadınım hemcinsinden çektiğini.

Bu da böyle bir yazıydı hürmetler...

7 Nisan 2013 Pazar


Bana pin kodunu söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.

2 Yorumgaçlı Okurcan
Aslında bu yazıda akil adamlar konusuna değinecektim ama malum elini nereye sallasan akil adama denk geldiğinden mütevellit başka bişeyler yazmam gerektiğini düşünürken (gündemden rant yaratmayalım) karşıma hürriyette Ayşe Arman'ın yazısı çıktı.Hacı bu pin kodu işi nedir diyecek olursanız efenim güya alayımızın tüm özellikleri doğum tarihimizde gizliymiş hastalıklarımız,başımıza gelecek işler,aşklarımız hayatımızın gidişatı vs vs hepsi bu gizemli tarihten kaynaklanıyormuş.Hayat 1'den 9'a kadar rakamlar üzerinde dönüyormuş hafız ayık ol :)

Bu yöntemi zortlatan muhteremin adı Douglas Forbes kendisi Güney Afrikalı bir fizikçiymiş adamcağız yememiş içmemiş hayatı gözlmleyip sırrına vakıf olmuş onuda bizimle üleşmeye karar vermiş vatana millete dahası tüm insanlığa faydam olsun diye düşünmüş fena mı etmiş? Bu muhteremin Türkiye'de 5 temsilcisi varmış ilginç olan röpörtajı veren Sibel Arda'nın söylediğine göre bu analistlerden birisi de Yılmaz Erdoğanmış ne kadar gerçek bilemem orasını.

Alttaki resimde görüldüğü gibi sizde formülü doğum tarihinize uygulayıp kendi hayatınızın anlamını bulabilirsiniz kolay gelsin.

pin_kodu

Tüm insanların dünyaya geliş amacı varmış bende üşenmedim oturdum formüle göre kendi amacımı buldum benim amacım 5'miş bildiğin beş :) "Dünyaya zekamı kullanmak,devrim yaratmak ve özgürlüğü öğretmek için gelmişim.Gerçek bir özgürlük tutkunuymuşum" vay arkadaş ben neymişim be abi breh breh breh hatta tey tey tey bu gazla şimdiden başlarsam çalışmalara yeni bir che yeni bir M.Kemal çıkar mı benden acaba :)

Bu mevzular hep boşluktan oluyor arkadaş manevi boşluktan, arayışlar insanlar saçma sapan noktalara sürüklüyor yapcak bişey bulamayınca vatandaş kendini sayıdan harften bişeyler türetmeye,keşfetmeye adıyor.Hadi hayırlı traşlar :)

30 Mart 2013 Cumartesi


Zırvada çığır açmak

0 Yorumgaçlı Okurcan
Yeni dönemin çakma aydınları gün geçmiyor ki yeni bir zırvaya imza atmasınlar, sağa sola yaranmak adına akıl ve mantığın sınırlarını zorlamasınlar.Bunlardan sonuncusu Hilal Kaplan namlı muhafazakar "aydın" hanımefendinin bayrak saçmalatması.

Hanımefendiye göre "Türk Bayrağı"nın adı değiştirilmeliymiş onun yerine "Devlet Bayrağı" denilebilirmiş.Sebep? Bu öneriye ancak şakaysa hiç komik değil ciddiyse çok komik denilebilir.Terbiyesizliğin vs (daha ağır yazmak istemiyorum) önde gideni aslında ama neyse konumuz bu değil.

Hani Türk kelimesi aslında bir etnisiteyi belirtmemesine rağmen muhtereme göre etnisite belirtiyor diyelim o zaman denilmesi gereken Türkiye bayrağı değil mi neden devlet bayrağı? Aaa pardon Türkiye'nin içinde de Türk kelimesi geçiyor nee kaaa faşizan bi isim o da etnik hemen onu da değiştirelim soralım hilal hanımefendiye devletin adı ne olsun heralde cevabı devlet olsun olur :) Bir etnisiteye ve coğrafyaya aitlik içermesin zira aksi durumda her türlü birileri alınır.

Bayrağın sadece adını değiştirmekte yetmez rengini şeklini de değiştirelim daha post modern bir hal alsın hatta Cemil İpekçi veya Dilek Hanif yeni bir tasarım yapsın acunun programında sms oylaması ile yeni bayrağa karar verelim olma mı?

Şimdi gülümsüyoruz mevzuyu espiriye vurup mavra yapıyoruz ama yaşananlar halka bir fikri aşılamaya çalıştıklarının kanıtıdır. Uzak olmayan bir gelecekte gerçekleştirlmesi düşünülen rejim değişkiliği için ön çalışma yapılıyor vatandaşın kafasında acaba daha mı yi olur sorusu uyandırılmaya çalışılıyor bilinen propaganda ve sosyal toplum mühendisiliği yöntemleri işte.

Deveti soysuzlaştırmak kimliksizleştirmek değerlerini ve temellerini yoketmeye çalışıyorlar bazı şeyleri daha kolay gerçekleştirebilmek için.

Kütçü ve islamcı cephe el ele memleketi ortadoğu tipi başkanlık sistemine sürüklüyorlar yavaş yavaş şimdi bayrak,yarın başkanlık öbür gün eylet sistemi derken bir bakmışsınız olan olmuş atı alan üsküdarı geçmiş.

Ne mi olacak peki e bi zahmet onu da ben söylmiyeyim az saksıyı çalıştırın ne olacağını anlayacaksnız.
Yeni kayıtlar Önceki kayıtlar Anasayfa