
31 Ocak 2011 Pazartesi
Yumurta kapıya gelince oynayan takım olarak Fenerbahçe

30 Ocak 2011 Pazar
Ondan bundan birazda şundan bölüm 16
Sehven Adalet
*Ergenekon davasında ilginç gelişmeler yaşanıyor sessizce.Polis'in kanıt uydurduğu tescillendi lakin farkındamısınız medyada pek sansasyon yaratmadı nedense? Oysa gerçek bir demokraside böylesi olaylar davanın seyrini değiştirir savcı ve bu işe imza atmış polisler okkalı cezalar alırlardı.Hizb-ut Tahrir'le ilişkilendirilen teğmen'in cep telefonuna başka bir Hizb-ut Tahrir örgüt üyesinin telefon rehberinden ekleme yapıldığı kesinleşti Emniyet "sehven" (yanlışlıkla) olduğunu beyan etti (tabi yersen)
*Yine Ergenekon davasında İşçi Partisinde ele geçirilen dökümanlar arasında suç isnadı yapılan ancak arama tutanağında olmayan 4 adet cd de nasıl olduysa "sehven" girmiş delillerin arasına :)
*Şantaj ve askeri casusluk'la suçlanan emekli albay'ın suçlanmasına neden olan telefon konuşmasınında tutanaklara farklı aktarıldığı kısaca "sehven" bir durum olduğu ortaya çıktı :D
Şimdi bu insanların hayatını karartan "sehven"ciler hakkında neler yapılacak bence hiçbirşey yine görevlerine devam edecekler "sehven" deliller yaratılmaya,insanlar mağdur edilmeye devam edilecek.Gelde "ADALET"e güven...
*Okullar yarıyıl tatiline girdi e-okul sistemide hacklendi :) Bizim afacanlar heralde karneden ozonla not değiştirmeyi yeterli bulmamış olacaklar e-okul sistemine sızıp pek çok öğrencinin notlarını değiştirmişler.Kpss sorularının bile çalındığı bir memlekette daha başkası beklenmezdi zaten...
*Ergenekon davasında ilginç gelişmeler yaşanıyor sessizce.Polis'in kanıt uydurduğu tescillendi lakin farkındamısınız medyada pek sansasyon yaratmadı nedense? Oysa gerçek bir demokraside böylesi olaylar davanın seyrini değiştirir savcı ve bu işe imza atmış polisler okkalı cezalar alırlardı.Hizb-ut Tahrir'le ilişkilendirilen teğmen'in cep telefonuna başka bir Hizb-ut Tahrir örgüt üyesinin telefon rehberinden ekleme yapıldığı kesinleşti Emniyet "sehven" (yanlışlıkla) olduğunu beyan etti (tabi yersen)
*Yine Ergenekon davasında İşçi Partisinde ele geçirilen dökümanlar arasında suç isnadı yapılan ancak arama tutanağında olmayan 4 adet cd de nasıl olduysa "sehven" girmiş delillerin arasına :)
*Şantaj ve askeri casusluk'la suçlanan emekli albay'ın suçlanmasına neden olan telefon konuşmasınında tutanaklara farklı aktarıldığı kısaca "sehven" bir durum olduğu ortaya çıktı :D
Şimdi bu insanların hayatını karartan "sehven"ciler hakkında neler yapılacak bence hiçbirşey yine görevlerine devam edecekler "sehven" deliller yaratılmaya,insanlar mağdur edilmeye devam edilecek.Gelde "ADALET"e güven...
*Okullar yarıyıl tatiline girdi e-okul sistemide hacklendi :) Bizim afacanlar heralde karneden ozonla not değiştirmeyi yeterli bulmamış olacaklar e-okul sistemine sızıp pek çok öğrencinin notlarını değiştirmişler.Kpss sorularının bile çalındığı bir memlekette daha başkası beklenmezdi zaten...
28 Ocak 2011 Cuma
Turkcell sen nelere kadirsin :)

27 Ocak 2011 Perşembe
Ateş ile suyun hikayesi
Ateş bir gün suyu görmüş yüce dağların ardında sevdalanmış onun deli dalgalarına......
Hırçın hırçın kayalara vuruşuna, yüreğindeki duruluğa
Demiş ki suya: Gel sevdalım ol, hayatıma anlam veren mucizem ol...
Su dayanamamış ateşin gözlerindeki sıcaklığa al demiş; Yüregim sana armağan...
Sarılmış ateşle su birbirlerine sıkıca, kopmamacasına...
Zamanla su, buhar olmaya, ateş, kül olmaya başlamış. Ya kendisi yok olacakmış, ya aşkı...
Baştan alınlarına yazılmış olan kaderi de yüreğindeki kederi de alıp gitmiş uzak diyarlara su...
Ateş kızmış, ateş yakmış ormanları... Aramış suyu diyarlar boyu, günler boyu, geceler boyu...
Bir gün gelmiş, suya varmış yolu Bakmış o duru gözlerine suyun, biraz kırgın, biraz hırçın. Ve o an anlamış; aşkın bazen gitmek olduğunu. Ama gitmenin yitirmek olmadığını...
Ateş durmuş, susmuş, sönmüş aşkıyla. İşte o zamandan beridir ki: Ateş sudan, su ateşden kaçar olmuş.. Ateşin yüreğini sadece su, suyun yüreğini Sadece ateş alır olmuş...
Hırçın hırçın kayalara vuruşuna, yüreğindeki duruluğa
Demiş ki suya: Gel sevdalım ol, hayatıma anlam veren mucizem ol...
Su dayanamamış ateşin gözlerindeki sıcaklığa al demiş; Yüregim sana armağan...
Sarılmış ateşle su birbirlerine sıkıca, kopmamacasına...
Zamanla su, buhar olmaya, ateş, kül olmaya başlamış. Ya kendisi yok olacakmış, ya aşkı...
Baştan alınlarına yazılmış olan kaderi de yüreğindeki kederi de alıp gitmiş uzak diyarlara su...
Ateş kızmış, ateş yakmış ormanları... Aramış suyu diyarlar boyu, günler boyu, geceler boyu...
Bir gün gelmiş, suya varmış yolu Bakmış o duru gözlerine suyun, biraz kırgın, biraz hırçın. Ve o an anlamış; aşkın bazen gitmek olduğunu. Ama gitmenin yitirmek olmadığını...
Ateş durmuş, susmuş, sönmüş aşkıyla. İşte o zamandan beridir ki: Ateş sudan, su ateşden kaçar olmuş.. Ateşin yüreğini sadece su, suyun yüreğini Sadece ateş alır olmuş...
CAN YÜCEL
25 Ocak 2011 Salı
Birinci geleneksel cemo - lolla Ankara buluşması ve petshop tavaf günleri

Tavafımızın ardından otobüslerimize gitmeden lollacığımın güzel aklına uyup sıcacık bir ortamda yeniden çay kahve sefası yaparak duraklarda beklemeye başlamadan önce soğuktan donmuş kemiklerimizi ısıtmaya ve petshop kritiği yapmaya karar verdik.Heyhat kendisi petshop'da gördüğümüz yavru Rottweiler'e aşık olmuştu bile iş işten geçmiş,yapılacak birşey kalmamıştı :D Uzun uzun bu hususta konuştuktan sonra cafeden ısınmış bir şekilde ayrıldık ve evlerimize dağıldık.
Not:İnşallah rottweiler yerine french bulldog almaya razı edebilmişimdir :) Sebebi aşşağıdaki videoda fazla söze gerek yok...
24 Ocak 2011 Pazartesi
Mustafa Çilekeş - Dur Gitme Ne Olur
Yine süpersonik bir kliple karşınızdayım.Aslında Mustafa Çilekeş'in enteresan klibiyle uzun bir süre önce müşerref olmuş ve bunalımlara gark olduktan takriben bir kaç ay sonra anca kendime gelebilmiştim.Bu nedenle klipten sözetmeyi pek düşünmüyordum lakin Beyaz bile Mustafa Çilekeş taklidini yapıp programına çıkardıktan sonra paylaşmak farz oldu.Arabanın içinde tek mekanda geçen klip çekmek her babayiğidnin harcı değil.Hem çalan şarkıya playback yapacaksın,hemde şarkıyla uyumlu jest ve mimiklerle triplere gireceksin vallahi pes bu kadar yetenek biraraya gelmişken şimdiye kadar nasıl meşhur olamadı hayret.
Mustafa Çilekeş insanın kendi kendine klibini çekebilmesidir.
Mustafa Çilekeş - Dur Gitme Ne Olur Şarkı Sözleri
Seni sevdiğimi bile bile
Beni böyle gözgöre göre bırakıp gidemezsin
Ne olur vazgeçtiğini söyle
Düşürme dilden dile vurma yerlerden yere
Lütfen dur bırakıpta gitmeyeceğini söyle
Sensiz nefes alamam,hasretine dayanamam,
can bedenden çıkmadan senden ayrı duramam
Beni yalnız bırakma, Dünyamı karartma
Şayet gideceksen eğer beni de al yanına
Unutmak kolay olsa unuturdum sessizce
Hasretini çekemem uzaklara gidince
Mani olamıyorum gönül böyle sevince
Nasıl yüzün gülecek ben aklına gelince
Gün gelirde birgün eğer beni ararsan
Nasılım diye hatır sorarsan
İşte o gün ... İşte o gün
Son nefesim ismin olacak
Mustafa Çilekeş insanın kendi kendine klibini çekebilmesidir.
22 Ocak 2011 Cumartesi
Kübra Bebek
Küçücüktün,ayağında yamalı çoraplarınla,
Uzanıyordun bir hastanenin morgunda,
Boyluboyunca,
Yapayalnız,
Buz gibi odada tek başına,
Alışkındın aslında soğuğa,
Doğduğundan beri adamakıllı ısınmamıştı ki küçük bedenin.
Tek göz gecekonduda,
Doğru düzgün yanmayan bir soba başucunda,
Her gece aç yatardın ananın koynuna.
Rüyalarında görürdün ancak doyduğunu,
Tıpkı diğer kardeşlerin gibi.
Daha görecek günler var demek isterdim sana
Gezilecek parklar,oynanacak bebekler
Okula bile gidemedin ki bebecik
Ama sen hiç bilmedin bunları,
Görmedin,
Göremedin
Üzgünüm yaşatamadık,
Isıtamadık,
Doyuramadık.
Pamuklara sarıp sarmalamamız gerekirken seni,
Bir metre kefen ancak düştü nasibine,
Açlıktan sırtına yapışan midenle,
Kara toprağa emanet ettik,
İyi halt ettik...
Uzanıyordun bir hastanenin morgunda,
Boyluboyunca,
Yapayalnız,
Buz gibi odada tek başına,
Alışkındın aslında soğuğa,
Doğduğundan beri adamakıllı ısınmamıştı ki küçük bedenin.
Tek göz gecekonduda,
Doğru düzgün yanmayan bir soba başucunda,
Her gece aç yatardın ananın koynuna.
Rüyalarında görürdün ancak doyduğunu,
Tıpkı diğer kardeşlerin gibi.
Daha görecek günler var demek isterdim sana
Gezilecek parklar,oynanacak bebekler
Okula bile gidemedin ki bebecik
Ama sen hiç bilmedin bunları,
Görmedin,
Göremedin
Üzgünüm yaşatamadık,
Isıtamadık,
Doyuramadık.
Pamuklara sarıp sarmalamamız gerekirken seni,
Bir metre kefen ancak düştü nasibine,
Açlıktan sırtına yapışan midenle,
Kara toprağa emanet ettik,
İyi halt ettik...
Kübra Bebeğe ithafen
Cemo
22.01.2011
Cemo
22.01.2011
20 Ocak 2011 Perşembe
Açlıktan ölen çocuklar

Bazı arkadaşlarım bana neden sürekli karamsar olduğumu soruyor,arkadaşım ben olmayayımda kim olsun baksana nüfusun %5'i Milli Gelirin %50 sini alırken geri kalan %95'i kalan %50'ye talim ediyor.
Hal böyleyken geçtiğimiz günlerde Samsun'un Tekkeköy İlçesi'nde 2.5 aylık Kübra Bebek yetersiz beslenmeden dolayı hayatını kaybetti.Anlı şanlı medyamız nedense bu konuya pek lütuf göstermedi e tabi birsürü magazin konu varken 21.yüzyılın ortasında milli geliri (güya) 15.000 dolara çıkmış bir ülkede bir çocuk açlıktan ölmüş kime ne ?
İşin en acı tarafı bir mülki amir çıkıp biz bu aileye son 5 yıl içerisinde 10 bin törkiş liradan fazla yardımda bulunduk diyebiliyor.Be kardeşim yapacaksın tabi yardımı devlet zaruret içindeki vatandaşına yardım etmek için var ama bak işte yaptığınız yardım kübra bebeğin açlıktan ölmesini engelliyememiş.Ben senin yerinde olsam basına açıklama yapacağıma kafamı iki elimin arasına alır düşünürüm bu kadar yardım yapmamıza rağmen nasıl oldu da bu çocuk öldü biz nerde yanlış yaptık diye.
İnsanları fakirlik çukuruna itip ondan sonra sadaka boyutunu aşmayan miktarda yardımlara gebe bırakarak bu memleket yönetilmez.Bakın işte yardım niyetine verdiğiniz sadakalar insanların açlığını bile gidermekten çok uzak.Siz bu insanlara ayni ve nakdi yardım yapacağınıza bir iş verseydiniz bu insanlar ekmeklerini taştan çıkartır yinede aç kalmazlar ve kübra bebek hayatını kaybetmezdi.
Siyasetçilerin zaten umrunda değil varsa yoksa şu ihaleyi hangi yandaşa versek,bu arsayı hangi yandaşa peşkeş çeksek.Düşünün dışişleri bakanının konutu için aylık 46 bin 500 lira kira ödeniyor bu ülkede (39 bin dışişleri konutu - 7500 koruma müd.evinin kirası) bu sadece kira parası bina için harcanan teşrifat bütçesi ne kadar belirsiz.Konutta çalışan hizmetlilerin maaşları vs daha hesabın içinde değil.Ha dışişleri konutu olmasa başımla beraber diyeceğimde bakıyoruz dışişleri konutunda cumhurbaşkanımızın eşyaları var hazret kendi eşyalarını çankaya köşküne götürmemiş dışişleri konutunuda işgal etmekte.Böylece devlet her ay kafadan 46.500 törkiş lira haybeden para harcamakta.Kübra bebeğin ailesine beş yılda yapılan yardımın 4.5 katı vicdanınız sızladı mı şimdi?
Kübra Bebek duyabildiklerimizden sadece birisi daha ne kübra bebekler var ama kimin umurunda ? Her gece barlarda dikolarda hadi eller havaya gençler.Yurdumun anlı şanlı "Aydın"larıda gazete köşelerinde içtikleri talisker viskiden bahsetsinler.Boşverin takmayın kafanıza nasıl olsa her gece aç yatan sizler değilsiniz...
Durmak yok uyumaya devam...İyi uykular Türkiyem...
18 Ocak 2011 Salı
Murç sesleri ovalara yayılırrrrrrrrrrrr insan buna hayran olur bayılırrrrr

Neyse efenim nereden çıktı bu onarım faaliyetleri diye soracak olursanız eve taşındığımız gün koridordaki fayansların kabarmış ve duvarlarda nem birikimi olduğunu görünce anlaşıldı ki bizim kombi tesisatında bir yamukluk var bariz biçimde su sızdırıyor.Uyanık kiracı sağolsun tozu toprağı ben çekmiyeyim bir süre idare ederim benden sonra gelen (biz oluyoruz) alsın başına püsküllü belayı diyerek tamirat işine girişmemiş.Onarım şarttı fakat yeni taşındığımızdan dolayı maddi durumlar pek elvermediğinden gözümüz masrefları yememiş ertelemiştik.Birkaç gün evvel en alt kattaki komşunun evine su sızınca çağırılan tesisatçı apartmanın su tesisatının baştan ayağa babalara geldiğini tespit edince haliyle apartmanın yarısı komple tesisat yenilenek zorunda kaldı.İşi üstenen tesisatçı da bizm siteden olduğundan peder bey ile ufak bir muhabbet sonucunda koridordaki sızıntı işinide halletmeye daha doğrusu aradan çıkartmaya karar verdiler.
Dün evin su tesisatı bu günde koridorumuzda ki kombi tesisatı yenilendi ama göreceksiniz kooperatif evi olduğundan mütevellit o kadar güzel malzeme kullanmışlar ki tesisatın neresine dokunsan elinde kalıyor.Şimdiye kadar yaşanan sızıntılarla alt kata göçmediğimize ya da üzerimizdekilerin ansızın bizim kucağımıza düşmediğine şükürler olsun.
Birdaha ki inşaatlarda görüşmek üzere :)
16 Ocak 2011 Pazar
Çin işkencesi
Çin İşkencesi denilince akla çinlilerin suçlulara ve kendi düşmanlarına uyguladığı insanlığa sığmaz kötü muameleler,zalimlikler gelir.Youtube'da rastladığım bu video klip işkencenin artık pik noktası denilebilir.Ben ajdar sadece bize özgü zannediyordum meğer çinde bunlardan 3 tane birden varmış :) Düşünün 3'ü bir arada eziyete bak... Bu arkadaşlara "Çin Ajdarları" tabirini kullanmak tam yerinde bir teşbih olur.Ancak içlerinde biri var ki akıllara ziyan kendisi ajdar,kuşum aydın ve dr.bilal karışımı bi canlı.Arkasında şuursuzca dans eden (danstan ziyade ritmik tepinme) 2 dişi ajdar ise jest ve mimikleriyle erkeğin içinde dişilerden korkma - tiksinme gibi hisler yaratacak denli gudubet.Nüfus planlaması için kullanlılabilecek en etkin yöntem bu klip :) Şarkı için zaten söylenecek söz yok uzun süre dinlendiği takdirde şizofreniye yolaçabilir.Bir dakikadan fazla dinlerseniz mesuliyet kabul etmiyorum zira video takriben 6 dakika sürüyor klibin devamında ki hareketlere bakmak istiyorsanız eğer sesini mutlaka kapatın.:)))
14 Ocak 2011 Cuma
Fenerbahçe'nin Kupa Sorunsalı

Takım acilen transfer şart diye dörtlüleri yakmış ikaz ediyorken Aziz Yıldırım ve Aykut Kocaman'ın aklından neler geçiyor acaba?Anlaşılan bu sezonda şampiyonluk hayal bari Avrupa'ya gidebilsek gerçi bugünki kadro ile Avrupa'ya gitsen ne olur anca Bursaspor gibi averaj takımı olursun.
Bana kalırsa bu saatten sonra yapılacak tek şey kaldı geriye,Antrenör dahil baştan aşşağıya tüm takımı yenilemek oyuncuların içlerinde ruhtan eser kalmamış.Ne yapsan fayda etmez bundan başka.
Neyse birazda gülelim Fenerbahçe'nin kupa macerası için Rahmetli Kazancı Bedih'in Mardin Kapısından Atlıyamadım türküsüne yeni sözler yazdım (sözleri yürütmeyin külahları değişiriz ona göre) melodisiyle beraber tempo tutarak söyleyin neşelenin
Türkiye kupasında tur atlayamadım
Kramponum çözüldü bağlayamadım
Uzaktan bir şut çektim gol atamadım
Dinleyin arkadaşlar ben kupasızam
El alem kupa almış ben yaralıyam
Benim gibi bedbaht tüm fenerbahçelilere gelsin :)
13 Ocak 2011 Perşembe
Dizi dizi inciyiz güzellikte birinciyiz
Hemen hemen bir aydır dizilerden haber vermemişim ilginç bir durum.Neyse bu açığımızı hemen kapatalım bir adet başlamış bir adette başlayacak olan diziden bahsedeyim zira allah muhafaza yanlış dizileri izleyipte beyniniz dumura uğramasın.

İlk Kurbanımız The Cape (Pelerin):The Cape izlediğim en sevimli süper kahramanlardan biri neden diyecek olursanız uğradığı oldukça büyük bir haksızlığın ardından mecburen süper kahraman olmaya çalışan bir aile babası kendisi.Ahım şahım bir kahraman değil bol bol dayak yiyor ayrıca çok beceriklide sayılmaz yapabildiği çoğu şeyi mücadeleye girdikçe öğreniyor.Bu yönüyle oldukça insani.Dizinin en güzel yanı uzun zamandır televizyonda göremediğimiz dişi terminatörümüz Summer Glau ile yeniden karşılaşmak o kadar.Şimdilik sadece iki bölümünü izlemek nasip oldu ancak baştan söyliyeyim pek yüksek umutlarla izlemeye başlamayın süküt-u hayal'e uğrarsınız.Konusu kısaca şöyle Palm City'de polis memuru olan Vince Faraday işlemediği hatta önlemeye çalıştığı bir suçtan dolayı firari konuma düşer ve bir patlamada öldüğü sanılır ne yazıkki en sevdiği dostuda komplonun bir parçasıdır.Vince Faraday patlamadan yaralı çıkar ve bir grup hırsız tarafından kurtarılır.Bu olayın ardından onu kurtaranlarında yardımıyla oğlunun en sevdiği süper kahramana (The Cape) dönüşür ve onu bu hale getirenlerden intikam almak için peşlerine düşer.
*** *** *** *** ***

İkinci kurbanımız Camelot:Televizyon dünyası bıkmadı şu Kral Arthur mevzusundan habire aynı temadan yeni şeyler üretmeye çalışıyorlar fakat sonuç hep hüsran bu güne kadar ne film ne de dizi olarak beni tam anlamıyla tatmin eden birine raslamadım.Starz kanalıda ne duruyoruz bizde çekelim bitane demiş kadro olarak oldukça kaliteli ve izlediğim fragman az da olsa umut verici fakat hala nisanda yayınlanmaya başlanacak camelot konusunda şüphelerim var.En azından ilk birkaç bölüm kadroda yeralan Eva Green,Claire Forlani ve Joseph Fiennes hatrına izlenir ancak devamı için net konuşamam :)

İlk Kurbanımız The Cape (Pelerin):The Cape izlediğim en sevimli süper kahramanlardan biri neden diyecek olursanız uğradığı oldukça büyük bir haksızlığın ardından mecburen süper kahraman olmaya çalışan bir aile babası kendisi.Ahım şahım bir kahraman değil bol bol dayak yiyor ayrıca çok beceriklide sayılmaz yapabildiği çoğu şeyi mücadeleye girdikçe öğreniyor.Bu yönüyle oldukça insani.Dizinin en güzel yanı uzun zamandır televizyonda göremediğimiz dişi terminatörümüz Summer Glau ile yeniden karşılaşmak o kadar.Şimdilik sadece iki bölümünü izlemek nasip oldu ancak baştan söyliyeyim pek yüksek umutlarla izlemeye başlamayın süküt-u hayal'e uğrarsınız.Konusu kısaca şöyle Palm City'de polis memuru olan Vince Faraday işlemediği hatta önlemeye çalıştığı bir suçtan dolayı firari konuma düşer ve bir patlamada öldüğü sanılır ne yazıkki en sevdiği dostuda komplonun bir parçasıdır.Vince Faraday patlamadan yaralı çıkar ve bir grup hırsız tarafından kurtarılır.Bu olayın ardından onu kurtaranlarında yardımıyla oğlunun en sevdiği süper kahramana (The Cape) dönüşür ve onu bu hale getirenlerden intikam almak için peşlerine düşer.
*** *** *** *** ***

İkinci kurbanımız Camelot:Televizyon dünyası bıkmadı şu Kral Arthur mevzusundan habire aynı temadan yeni şeyler üretmeye çalışıyorlar fakat sonuç hep hüsran bu güne kadar ne film ne de dizi olarak beni tam anlamıyla tatmin eden birine raslamadım.Starz kanalıda ne duruyoruz bizde çekelim bitane demiş kadro olarak oldukça kaliteli ve izlediğim fragman az da olsa umut verici fakat hala nisanda yayınlanmaya başlanacak camelot konusunda şüphelerim var.En azından ilk birkaç bölüm kadroda yeralan Eva Green,Claire Forlani ve Joseph Fiennes hatrına izlenir ancak devamı için net konuşamam :)
11 Ocak 2011 Salı
Ahvalim 5
Dün özenle beslediğim frontosa yavrularımdan biri daha poseidon'un yanına gitti.Ortada herhangibir hastalık belirtiside yokken bir gün evel neşeyle yüzgeçlerini sallayan balığım sabah uyandığımda su yüzeyinde zorlukla nefes alır vaziyetteydi kepçeyle yakalayıp suya hava veren motorun ön kısmına yerleştirdim şok'a girdiyse kendine gelsin hesabı, ııh banamısın demedi ikindiye müteakip çöpe salladım kendisini ardından toprak toprağa,küller küllere,sular sulara sonra hepsi birden küçük frontosa'ya diye mırıldandım inceden.
Bir ihtiyaç olarak ayakkabı süngeri ve duş başlığı
Kardeşimle süpermarket'e alışverişe gittik ıvır zıvır abur cubur almaya normal bir insan evladı cips ve benzeri atıştırmalıklara aşerirken ben koşa koşa ayakkabı süngeri aldım hemde 1 değil 2 adet nerde kullanıcam acaba diye düşünüyorum zira hepi topu o süngerleri kullanabileceğim 2 ayakkabım var artık biri birine diğeri diğerine kardeş kardeş geçinirler.Üzerine yetmiyormuş gibi tutamacıyla beraber birde 3 kademeli duş başlığı aldım sanırım şuurumu hepten yitirmeye başladım.
Akşam oldu cepten paralar uçtu bak yine
Alışverişten döndük yemeğimizi yedik üzeine sohbet edelim az kakara kikiri edelim derken kapı çaldı.Kapıyı açtığımda karşımda en alt katta oturan komşu teyze ile yüz yüze geldim.Efenim üzerinize afiyet bizim kombi tesisatının vedahi apartmanın su tesisatının cılkı çıktığından mütevellit kendi dairelerine sürekli pis su akışı yaşanmaktaymış.Kendileri için çağırdıkları tesisatçı ve babam evde gezerek yapılması gerekenleri konuştular sanırım önümüzdeki günlerde evde süper günler bizi bekliyor inşaat vakti yaklaşıyor.Koridorda bulunan tüm kombi tesisatı sökülecek yeniden yapılandırılacak ayrıca apartmanın su sistemi içinde ayrı bir güzellik düşünüyorlar.Tabi bizim cukkadan yine bol miktarda bir meblağ çıkacak.Bu eve harcadığımız ıvır zıvır parasını biriktirsek heralde 2.evi almıştık hemde daha lüks bir semtten :))) ve bu masraflar bu sene içerisinde ve gelecek sene yapılacak masrafların yanında deve de kulak.Daha komple bütün sitenin dış cephe mantolaması yapılacak yandı gülüm keten helva...
Türk'ün ilüzyon'la imtihanı
Bizim ahali pek bayıldılar yeteneksizsiniz yarışmasında çıkan ilüzyonist genç aref ghafouri'ye.Yahu durun ortada abartacak bir durum yok bilinen numaralar bunlar dediğime pek itibar etmediler e ne yapsınlar ilüzyon onlar için Sermet Erkin'in şapkadan çıkardığı tavşanla özdeş olduğundan kaşık bükme kart tahmini falan biraz bizimkilerde ufo gören masum köylü efekti yaratıyor.Youtube'a girerek aşşağıdaki video'daki hamburger numarasını izlettiğimde ağızları bir karış açıkta kaldı :))) Ne demek istediğimi anladılar sanırım
Bir ihtiyaç olarak ayakkabı süngeri ve duş başlığı
Kardeşimle süpermarket'e alışverişe gittik ıvır zıvır abur cubur almaya normal bir insan evladı cips ve benzeri atıştırmalıklara aşerirken ben koşa koşa ayakkabı süngeri aldım hemde 1 değil 2 adet nerde kullanıcam acaba diye düşünüyorum zira hepi topu o süngerleri kullanabileceğim 2 ayakkabım var artık biri birine diğeri diğerine kardeş kardeş geçinirler.Üzerine yetmiyormuş gibi tutamacıyla beraber birde 3 kademeli duş başlığı aldım sanırım şuurumu hepten yitirmeye başladım.
Akşam oldu cepten paralar uçtu bak yine
Alışverişten döndük yemeğimizi yedik üzeine sohbet edelim az kakara kikiri edelim derken kapı çaldı.Kapıyı açtığımda karşımda en alt katta oturan komşu teyze ile yüz yüze geldim.Efenim üzerinize afiyet bizim kombi tesisatının vedahi apartmanın su tesisatının cılkı çıktığından mütevellit kendi dairelerine sürekli pis su akışı yaşanmaktaymış.Kendileri için çağırdıkları tesisatçı ve babam evde gezerek yapılması gerekenleri konuştular sanırım önümüzdeki günlerde evde süper günler bizi bekliyor inşaat vakti yaklaşıyor.Koridorda bulunan tüm kombi tesisatı sökülecek yeniden yapılandırılacak ayrıca apartmanın su sistemi içinde ayrı bir güzellik düşünüyorlar.Tabi bizim cukkadan yine bol miktarda bir meblağ çıkacak.Bu eve harcadığımız ıvır zıvır parasını biriktirsek heralde 2.evi almıştık hemde daha lüks bir semtten :))) ve bu masraflar bu sene içerisinde ve gelecek sene yapılacak masrafların yanında deve de kulak.Daha komple bütün sitenin dış cephe mantolaması yapılacak yandı gülüm keten helva...
Türk'ün ilüzyon'la imtihanı
Bizim ahali pek bayıldılar yeteneksizsiniz yarışmasında çıkan ilüzyonist genç aref ghafouri'ye.Yahu durun ortada abartacak bir durum yok bilinen numaralar bunlar dediğime pek itibar etmediler e ne yapsınlar ilüzyon onlar için Sermet Erkin'in şapkadan çıkardığı tavşanla özdeş olduğundan kaşık bükme kart tahmini falan biraz bizimkilerde ufo gören masum köylü efekti yaratıyor.Youtube'a girerek aşşağıdaki video'daki hamburger numarasını izlettiğimde ağızları bir karış açıkta kaldı :))) Ne demek istediğimi anladılar sanırım
10 Ocak 2011 Pazartesi
Heykelde Ucubelik Sanatı

Pek "muhterem" başbakanımız Kars gezisi sırasında karşılaştığı Mehmet Aksoy tarafından yapılmaktayken bir süredir "Sanatkar" belediyenin girişimleriyle yapımı sit alanı içinde olduğu gerekçesiyle durdurulan İnsanlık Anıtı heykelini ucube olarak nitelendirmiş ve yıkılması gerektiğini beyan etmiş.Bazı köşe yazarları vay efendim başbakan hazretleri nasıl olurda heykele ucube der diye celallenmişler.Aşkolsun koskoca başbakan hazretlerinden daha iyi mi bileceksiniz siz sanatı?
Memlekete heykel lazımsa onu da başbakan yapar siz kimsiniz de heykel yapmaya kalkarsınız bre gafiller. Alayınızı teğet geçer bu konuda alimallah kendisi bizzat sanatkarın daniskasıdır bre dangozlar siz ne anlarsınız eğer anlıyor olsaydınız parti kurar başbakan olurdunuz ilk seçimde.Bizim "necip" milletimiz başbakanın da sanatkarında hasını biliiiiiiiiiir :D
Zaten bişeye de benzemiyor ortadan ayrılmış 2 adam ne manası var antin kuntin mesajlar veriyor olmasın yoksa abooo :) Tiz anasınıda alıp gitde Mehmet Aksoy denen zat
Daha önce sanatın içine tüküren birini senelerdir Başkent Ankara'nın değişmez belediye başkanı yapanlarda bizim "necip" milletimiz değil mi? Yüksek sanat anlayışıyla Tandoğan Meydanındaki su perileri heykelini kaldırıp yerine semaver dikmedimi bir vakitler :D
Şimdi hatırladım başkan hazretlerinin içine tükürdüğü heykel de Mehmet Aksoy'un değilmiydi :)) Sonra dava açılmıştı da başkan hazretleri mecburen heykeli yerine koydurmuştu cık cık cık çok ayıpçıl işler bunlar muhterem
Mehmet Aksoy'da bir gariplik var bence önce belediye başkanı hazretlerini kızdıracak heykel yap sonra başbakan hazretlerini olacak iş mi bu bir tesadüf olmaz kesin derin devlet var bu işin altında :)))
*** *** ***
Önemli Not:Mehmet Aksoy lütfen rica ediyorum git buralardan biz senin kıymetini bilemiyoruz belki başka bir ülkede sana hakettiğin değeri verirler ne olur bir an önce git yoksa seni de harcarlar bundan önce harcadıkları diğer aydınlar,sanatçılar gibi...
9 Ocak 2011 Pazar
Kardeşim
Akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
Serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
Midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
Bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
Koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.
Ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
— demeğe de dilim varmıyor ama —
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
Serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
Midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
Bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
Koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.
Ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
— demeğe de dilim varmıyor ama —
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!
7 Ocak 2011 Cuma
Ondan bundan birazda şundan bölüm 15
*Muhteşem Yüzyıl dizisi üzerinde kopartılan fırtınaları çok anlamsız buluyorum.Özelliklede bu fırtınayı kopartanların hayatları boyunca okul kitaplarının dışında tarih okumamış olmaları ve yok efendim şöyleydide böyleydide diye kulaktan dolma yalan yanlış bilgilerle ahkam kesmeleri oldukça komik.Dizinin bir kısmını izledim görsel manada ellerinden geleni yapmışlar tecrübeli oyuncular ve genç - popüler isimleri harmanlayarak reyting işinide garantiye almaya çalışmışlar.Tarihsel olarak hatalar elbette var ve dizinin ilerleyen bölümlerinde de olmaya devam edecek lakin bu hataları abartmaya lüzum olmadığı kanısındayım.Netice olarak bu televizyonda izlensin diye yapılmış bir dizi tarih olabildiğince yansıtmak ve bununla beraber diziyi de izletmek zorundalar.Bu sebeple izleyicinin ilgisini çekecek değişik atraksiyonlara yer vermek gerekli ki bu atraksiyonlarda %100 gerçek tarihle uyumlu olmak zorunda değil.Ayıla bayıla izledikleri hangi tarihsel film veya dizi tamamiyle birebir tarihle örtüşüyor?
Güya Kanuni Sultan Süleyman kadın zaafı olan keyfine düşkün biri olarak lanse ediliyormuş ta harem genelev gibi aktarılıyormuşta kardeşim ne kadar inanmasanızda gerçekler hemen hemen bu ve buna yakın siz padişahları evliya zannetsenizde onlar cariyeleri ve hasekileri olan çok eşli hükümdarlardı ve saltanatlarının devamının garantisi olacak erkek çocukları dünyaya getirebilmek için kadınlarla beraber olmak zorundaydılar (İmkanları ölçüsünde dinin de izin verdiği kadarıyla) Ne kadar kudretli olursa olsun bir hükümdar mitoz bölünme yoluyla çoğalamaz ya da o zamanlar maalesef teknoloji imkan vermediğinden mütevellit hücre ve dna transferi yöntemiyle labaratuarda çocuk yapamazlardı kafanıza yerleştirin artık bunu.Onlarda eşleri ve cariyeleriyle halvet olmaktaydılar her ademoğlu gibi.Ayrıca dizi saray içindeki entrikaları ve kanuni hürrem ilişkisini ana konu olarak alacak gibi durmakta bu sebeple harem - padişah münasebetleri ağırlıklı olarak ekranda görünecek daha doğal ne olabilir.Koca koca savaşları bu kısıtlı bütçelerle diziye yansıtabilmek maalesef mümkün değil.
Muhteşem Yüzyıl'ı Kanuni Sultan Süleyman'a hakaret ediyor gerekçesiyle protesto edeninden tut facebookta bu konuda gruplar açanlar hatta diziyi yayınlayan grubu protesto etmeye tüm ürünlerini ve hizmetlerini boykot etmeye çağıran oluşumlar var ki saçmalıktan başka bişey değil.Ülkenin bunca önemli sorunları varken insanların böyle abidik gubidik işlere enerji harcamaları çok anlamsız geliyor.
Aynı şahsiyetlerin tarihteki diğer önemli kimliklere yapılan saygısızlıklara gık çıkarmamaları hatta içten içe desteklemeleride apayrı bir ikiyüzlülük örneği.Öyleki bu yayagara kopartan cenahın gözünde Modern Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu ve kurtarıcısı Atatürk'te içki masalarından kalkmayan, çengi oynatmaya bayılan, zevk-i sefa düşkünü birisi.Hatta içlerinden bazıları Kurtuluş Savaşı bile yapılmadığını söyleyecek kadar hadsiz ve tarihi yamultmaya meraklı kimseler.Cumhuriyet'in resmi tarihi beğenmezler inanmamaya meyillidirler lakin kendi inandıkları osmanlı tarihini de yazanların o gün ki resmi tarihçiler (Vakanüvis) olduğunu yazdıkları belgeler karşılığı devletten okkalı miktarda altın aldıklarını (Tarafsız - objektif tarih :) yazabilirler mi acaba?) hiç akıllarına getirmezler.
Beğenir izlersiniz ya da beğenmezseniz kumanda elinizde başka kanala geçer izlemekten vazgeçersiniz.Bu kadar basit....
Yargıtay yürürlüğe yeni giren cmk 102 madde'yi yorumladı ve tutukluluk süresini ağır cezalık suçlarda 5 örgütlü suçlarda ise 10 yıl olarak tespit etti.Doğal olarak hala sürmekte olan ve veya yargıtayda bulunan davaların bir kısmında insanlar tahliye edildi bunların arasında hizbullah gibi bir terör örgütünün lider kadrosu olduğu gibi dışarı çıktı.Ayrıca kamunun vicdanını sızlatan pek çok ağır cezalık davalarda yargılanan insanda hürriyetlerine bir süreliğine kavuştular kimse beraat ettiklerini zannetmesin sadece artık tutuklu olarak yargılanmayacaklar ancak onların kaçmamaları için bir engelde yok ortada sınırlarımız delik deşik olduğundan içlerinden isteyenler kolayca yurtdışına kaçabilecektirler buna eminim.
Şimdi bu gelişmeler üzerine insanlar durumdan kimin sorumlu olduğunu kabahatin yargıtay'da mı yoksa hükumette mi olduğunu sorgulamaya başladılar.Hükumet suçu yargıtay'a atıyor ama bana kalırsa sorumlu sadece hükumettir bu yasayı çıkarttıktan sonra yargıtay'a ısrarla boş sandalyeler için üye atama ,yargının hızlanması için yeni mahkemeler kurup yeni hakimler atama,adli kolluk sistemini oluşturup harekete geçirme,adli tıp'ı düzgün işleyen bir hale getirme, istinaf mahkemelerini kurmak için 2005'te yasa çıkart 2007 de tamamlanacak de ondan sonra hiçbirine el sürme suçu başkalarına at oh ne ala :)
Son günlerin hararetle tartışılan bir olgusuda Bilgi Üniversitesinde tez amaçlı olarak Deniz Özgün tarafından çekilen porno film.Vay efendim üniversitede böyle ahlaksızlık olurmuda öğretim görevlileri nasıl izin verirler bunada bilmem ne.Ulan yolda el alemin bacısına karısına sarkan, eli apışarasından çıkmadan yaşayan,dünyanın en büyük porno müşterisi,izleyicisi siz değilmisiniz nedir bu yayagara şimdi mi geldi ahlak aklınıza.Türkiyeden yapılan aramaların büyük çoğunluğu cinsel içerikli değil mi? Geçin bu işleri :)
Hele hele filmde oynadığını söyleyen Elif Şafak Urucu hepten vahim durumda bundan sonra heralde adını,tipini falan değiştirmek zorunda kalır yoksa hayatta rahat bırakmazlar.Öğretim görevlileri şimdiden ayvayı yediler işlerinden atıldılar artık iş güç bulmalarıda zor yaftalandılar.
Türkiyede yaşamak zor vesselam...
Sevgili Cumhurbaşkanımız lütfedip öğrencilerin sorunlarını dinlemek için öğrenci temsilcileriyle görüştü ama ortada başka bir sorun vardı görüştüğü öğrencilerin ona anlatabilecek herhangi bir sorunları yoktu zira büyük çoğunluğu özel üniversite öğrencisi ve tuzu kuru takımındandı :)
Bu zihniyetin üniversite öğrencilerinin gerçek sorunlarını çözebileceğine inanıyormusunuz?
Amerikada ve isveçte gökyüzünden ölü kuşlar yağdı malumunuz.Bazıları bu olayların kıyametin alametleri olduğunu düşünüp endişeye kapılmışlar.Endişeye kapılmakta haksızda değiller insanlara, hayvanlara, dünyaya onca eziyet ettikten sonra öbür tarafta başlarına gelecekleri biliyorlar tabi ama boş yere endişe etmesinler şimdilik paçayı yırttılar ölen kuşların büyük ihtimalle ani bir fırtınaya yakalanmış olduğu,iç travma geçirdikleri düşünülüyor ve bu yönde bulgular var.Hadi yine iyisiniz :D
Ohh sonunda uzun bir yazı yazdım be :)))
Güya Kanuni Sultan Süleyman kadın zaafı olan keyfine düşkün biri olarak lanse ediliyormuş ta harem genelev gibi aktarılıyormuşta kardeşim ne kadar inanmasanızda gerçekler hemen hemen bu ve buna yakın siz padişahları evliya zannetsenizde onlar cariyeleri ve hasekileri olan çok eşli hükümdarlardı ve saltanatlarının devamının garantisi olacak erkek çocukları dünyaya getirebilmek için kadınlarla beraber olmak zorundaydılar (İmkanları ölçüsünde dinin de izin verdiği kadarıyla) Ne kadar kudretli olursa olsun bir hükümdar mitoz bölünme yoluyla çoğalamaz ya da o zamanlar maalesef teknoloji imkan vermediğinden mütevellit hücre ve dna transferi yöntemiyle labaratuarda çocuk yapamazlardı kafanıza yerleştirin artık bunu.Onlarda eşleri ve cariyeleriyle halvet olmaktaydılar her ademoğlu gibi.Ayrıca dizi saray içindeki entrikaları ve kanuni hürrem ilişkisini ana konu olarak alacak gibi durmakta bu sebeple harem - padişah münasebetleri ağırlıklı olarak ekranda görünecek daha doğal ne olabilir.Koca koca savaşları bu kısıtlı bütçelerle diziye yansıtabilmek maalesef mümkün değil.
Muhteşem Yüzyıl'ı Kanuni Sultan Süleyman'a hakaret ediyor gerekçesiyle protesto edeninden tut facebookta bu konuda gruplar açanlar hatta diziyi yayınlayan grubu protesto etmeye tüm ürünlerini ve hizmetlerini boykot etmeye çağıran oluşumlar var ki saçmalıktan başka bişey değil.Ülkenin bunca önemli sorunları varken insanların böyle abidik gubidik işlere enerji harcamaları çok anlamsız geliyor.
Aynı şahsiyetlerin tarihteki diğer önemli kimliklere yapılan saygısızlıklara gık çıkarmamaları hatta içten içe desteklemeleride apayrı bir ikiyüzlülük örneği.Öyleki bu yayagara kopartan cenahın gözünde Modern Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu ve kurtarıcısı Atatürk'te içki masalarından kalkmayan, çengi oynatmaya bayılan, zevk-i sefa düşkünü birisi.Hatta içlerinden bazıları Kurtuluş Savaşı bile yapılmadığını söyleyecek kadar hadsiz ve tarihi yamultmaya meraklı kimseler.Cumhuriyet'in resmi tarihi beğenmezler inanmamaya meyillidirler lakin kendi inandıkları osmanlı tarihini de yazanların o gün ki resmi tarihçiler (Vakanüvis) olduğunu yazdıkları belgeler karşılığı devletten okkalı miktarda altın aldıklarını (Tarafsız - objektif tarih :) yazabilirler mi acaba?) hiç akıllarına getirmezler.
Beğenir izlersiniz ya da beğenmezseniz kumanda elinizde başka kanala geçer izlemekten vazgeçersiniz.Bu kadar basit....
***
Yargıtay yürürlüğe yeni giren cmk 102 madde'yi yorumladı ve tutukluluk süresini ağır cezalık suçlarda 5 örgütlü suçlarda ise 10 yıl olarak tespit etti.Doğal olarak hala sürmekte olan ve veya yargıtayda bulunan davaların bir kısmında insanlar tahliye edildi bunların arasında hizbullah gibi bir terör örgütünün lider kadrosu olduğu gibi dışarı çıktı.Ayrıca kamunun vicdanını sızlatan pek çok ağır cezalık davalarda yargılanan insanda hürriyetlerine bir süreliğine kavuştular kimse beraat ettiklerini zannetmesin sadece artık tutuklu olarak yargılanmayacaklar ancak onların kaçmamaları için bir engelde yok ortada sınırlarımız delik deşik olduğundan içlerinden isteyenler kolayca yurtdışına kaçabilecektirler buna eminim.
Şimdi bu gelişmeler üzerine insanlar durumdan kimin sorumlu olduğunu kabahatin yargıtay'da mı yoksa hükumette mi olduğunu sorgulamaya başladılar.Hükumet suçu yargıtay'a atıyor ama bana kalırsa sorumlu sadece hükumettir bu yasayı çıkarttıktan sonra yargıtay'a ısrarla boş sandalyeler için üye atama ,yargının hızlanması için yeni mahkemeler kurup yeni hakimler atama,adli kolluk sistemini oluşturup harekete geçirme,adli tıp'ı düzgün işleyen bir hale getirme, istinaf mahkemelerini kurmak için 2005'te yasa çıkart 2007 de tamamlanacak de ondan sonra hiçbirine el sürme suçu başkalarına at oh ne ala :)
***
Son günlerin hararetle tartışılan bir olgusuda Bilgi Üniversitesinde tez amaçlı olarak Deniz Özgün tarafından çekilen porno film.Vay efendim üniversitede böyle ahlaksızlık olurmuda öğretim görevlileri nasıl izin verirler bunada bilmem ne.Ulan yolda el alemin bacısına karısına sarkan, eli apışarasından çıkmadan yaşayan,dünyanın en büyük porno müşterisi,izleyicisi siz değilmisiniz nedir bu yayagara şimdi mi geldi ahlak aklınıza.Türkiyeden yapılan aramaların büyük çoğunluğu cinsel içerikli değil mi? Geçin bu işleri :)
Hele hele filmde oynadığını söyleyen Elif Şafak Urucu hepten vahim durumda bundan sonra heralde adını,tipini falan değiştirmek zorunda kalır yoksa hayatta rahat bırakmazlar.Öğretim görevlileri şimdiden ayvayı yediler işlerinden atıldılar artık iş güç bulmalarıda zor yaftalandılar.
Türkiyede yaşamak zor vesselam...
***
Sevgili Cumhurbaşkanımız lütfedip öğrencilerin sorunlarını dinlemek için öğrenci temsilcileriyle görüştü ama ortada başka bir sorun vardı görüştüğü öğrencilerin ona anlatabilecek herhangi bir sorunları yoktu zira büyük çoğunluğu özel üniversite öğrencisi ve tuzu kuru takımındandı :)
Bu zihniyetin üniversite öğrencilerinin gerçek sorunlarını çözebileceğine inanıyormusunuz?
***
Amerikada ve isveçte gökyüzünden ölü kuşlar yağdı malumunuz.Bazıları bu olayların kıyametin alametleri olduğunu düşünüp endişeye kapılmışlar.Endişeye kapılmakta haksızda değiller insanlara, hayvanlara, dünyaya onca eziyet ettikten sonra öbür tarafta başlarına gelecekleri biliyorlar tabi ama boş yere endişe etmesinler şimdilik paçayı yırttılar ölen kuşların büyük ihtimalle ani bir fırtınaya yakalanmış olduğu,iç travma geçirdikleri düşünülüyor ve bu yönde bulgular var.Hadi yine iyisiniz :D
Ohh sonunda uzun bir yazı yazdım be :)))
6 Ocak 2011 Perşembe
Ödül ve mim bir arada pek mutlu oldum - Mim Vol.20

cellyy ve Pilli Petro tarafından mimlenip üzerine birde cellyy'den ödül alınca bunu paylaşmamak olmazdı.Sağolsun hem mim hemde ödüle layık görmüş beni.Ödül için kendisine kocaman teşekkürler ediyorum.Mim konusu oldukça ilginç tamamiyle kişisel bilgiler soruluyor yanıtlasam mı yanıtlamasam mı diye çok düşündüm ama birbirinden çok sevdiğim iki bayan tarafından sorulunca yanıtlamak farz oldu
1)Kaç yaşındasınız? - 30 +
2)İsminizin son harfi ne? - M
3)En sevdiğiniz renk ? - Siyah
4)Kilonuz kaç? - 65-70 arası diyeyim epeydir tartı yüzü görmedim açıkçası çokta merak etmiyorum
5)Boyunuz kaç? - 1.75
6)Ailenizin kaçıncı çocuğusunuz? - İlk gözağrısı :D
7)En sevdiğiniz şarkı ? - Sezen Aksu - Tükeneceğiz
8)Sizce esmer mi sarışın mı? - Sarışının adı esmerin tadı var ise ben Kumral diyorum
9)Sigara kullanıyor musunuz? - Kullanmak ne kelime yerim tabiri caizse :) Sigara,puro,pipo ne varsa içerim bir tek nargileyi sevmiyorum o da çok zahmetli olduğundan pretik bişey olsa tömbekiyi sırtıma asar tüttüre tüttüre gezerim
10)Alkol? - Sosyal içici sınıfındayım aramam ancak dost meclislerinde ve özel günlerde.
11)Çayı fincanda mı içersiniz,çay bardağında mı? - Çayı nerde olsa içerim bardak,fincan,sürahi,demlik, yalak, tanker göl olsa acımam.... İlla iki seçenekten birinin seçmek zorundaysak bardak...
Şimdi ödül'ü Zennube'ye havale ediyorum mim ise garibim mim fakiri yeşiL'e zaten mimlerde olmasa yazıcak pek konusu yok ders ders nereye kadar diyoruz :D
5 Ocak 2011 Çarşamba
Yok daha neler Emenike = 10 milyon euro

Karabükspor sonunda ağzındaki baklayı çıkardı Fenerbahçe ve Galatasaray'ın almak istediği Emenike için yurtdışındaki klüplerde devreye girince 10 milyon euro bonservis bedeli açıkladılar.Bu bedele denebilcek tek söz var "yok artık alisami" tamam Emenike iyi bir futbolcu, oldukça güçlü, ayaklarına hakim gibi vs güzel özellikleri var ancak 10 milyon euro edecek kadarda değil.Gol krallığını alexle paylaşıyor üstelik alex'te birde asist mevzusu var demekki o da aşşağı yukarı 10 milyon euro eder :D hem daha tecrübeli belirli bir çizgisi de var...
Bizim spor klüpleri bir acayip futbolcuların çok pahalı olduğundan dem vurup yıldızı hafif parlayan genç futbolcuları için milyonlarca euro bonservis bedeli koyuyorlar.Kendi elleriyle kendi ayaklarına kurşun sıkıyorlar.Birkaç sene önce 300 bin euroya transfer ettiğin gelecekte ne olacağı muallakta oyuncuya 10 milyon euro fiyat biçmek insafsızlığın kazıkçılığın önde gidenidir.
Allah akıl fikir versin el insaf...
4 Ocak 2011 Salı
Anlam yüklü eşyalar - Mim Vol.19
Sevgili LoLLacığım bana bir mim paslayıvermiş konusu "anılarımız ve anılarımızın eşyalarımıza yüklediği anlamlar" enteresan bir mim benim açımdan.Neden diyecek olursanız anılarımı temsil eden pek eşyaya sahip değilim.
*Fotoğraf makinası:Rus yapımı olduğunu tahmin ettiğim (üzerinde krill alfabesiyle bişeyler yazıyor) fi tarihinden bu yana bizde bulunan kesin olarak ne zaman satın alındığı veya nerden geldiğini bilmediğim eski bir fotoğraf makinem var.Küçüklüğüme ait fotoğraflar bu makinayla çekilmiş dolayısıyla benim küçüklüğümdeki hemen hemen tüm hatıraları temsil eden yegane obje.Bazen eski fotoğraflara bakıyorum bir kenarı sarı renkli bizimkiler bir türlü ayarlamayı becerememiş olcak doğru düzgün çekilememiş fakat o kadar güzel günleri,anıları,hatıraları içine hapsetmiş ki sanırım dünya üzerinde onun kadar anlamlı birşey yoktur benim için.
*Akustik Gitarım: Üniversite zamanında staj yaparken kazandığım paralarla aldım kendisini :) Ne zaman baksam staj zamanı ayakta saatlerce dikildiğim ve hiç haketmediğim halde otel müdüründen yediğim fırça akabinde otelin sahibi tarafından fırçalanan müdür gelir aklıma.Hesapta stajda hiç ücret almayacaktık fakat otel sahibinin gönlü razı olmadığından her ay sonunda harçlık mahiyetinde bir rakam banada verilirdi hey gidi günler hey :)
*Klasik Gitarım: Gitarı aldığım ilk zamanlar arkadaş çevremdeki bazı "deli" insanlarla beraber ilginç besteler yapardık.Bunlardan birisinde bu "deli" bünyelerden birinin evinde "beste" çalışmaları yaparken tema olarak kullandığımız hasan amcaya espiri sınırlarını aşan sözler yazdığımız şarkı yüzünden o sırada evde olduğunun farkında olmadığımız arkadaşın annesi tarafından kibarca evden kovulmuştuk :) insan beste yaparken pek kopuyor canım :)))
Mim'i mim fakiri yeşiL'e havale ediyorum :)))
*Fotoğraf makinası:Rus yapımı olduğunu tahmin ettiğim (üzerinde krill alfabesiyle bişeyler yazıyor) fi tarihinden bu yana bizde bulunan kesin olarak ne zaman satın alındığı veya nerden geldiğini bilmediğim eski bir fotoğraf makinem var.Küçüklüğüme ait fotoğraflar bu makinayla çekilmiş dolayısıyla benim küçüklüğümdeki hemen hemen tüm hatıraları temsil eden yegane obje.Bazen eski fotoğraflara bakıyorum bir kenarı sarı renkli bizimkiler bir türlü ayarlamayı becerememiş olcak doğru düzgün çekilememiş fakat o kadar güzel günleri,anıları,hatıraları içine hapsetmiş ki sanırım dünya üzerinde onun kadar anlamlı birşey yoktur benim için.
*Akustik Gitarım: Üniversite zamanında staj yaparken kazandığım paralarla aldım kendisini :) Ne zaman baksam staj zamanı ayakta saatlerce dikildiğim ve hiç haketmediğim halde otel müdüründen yediğim fırça akabinde otelin sahibi tarafından fırçalanan müdür gelir aklıma.Hesapta stajda hiç ücret almayacaktık fakat otel sahibinin gönlü razı olmadığından her ay sonunda harçlık mahiyetinde bir rakam banada verilirdi hey gidi günler hey :)
*Klasik Gitarım: Gitarı aldığım ilk zamanlar arkadaş çevremdeki bazı "deli" insanlarla beraber ilginç besteler yapardık.Bunlardan birisinde bu "deli" bünyelerden birinin evinde "beste" çalışmaları yaparken tema olarak kullandığımız hasan amcaya espiri sınırlarını aşan sözler yazdığımız şarkı yüzünden o sırada evde olduğunun farkında olmadığımız arkadaşın annesi tarafından kibarca evden kovulmuştuk :) insan beste yaparken pek kopuyor canım :)))
Mim'i mim fakiri yeşiL'e havale ediyorum :)))
2 Ocak 2011 Pazar
Nihat Doğan - Benim olmazsan taciz ederim - Bu ne lan :)
"Nihat Doğan sakal gibidir,kestikçe daha gür çıkar" gibi özlü sözleri bulunan güzide şarkıcımız "Benim olmazsan taciz ederim" şarkısıyla adeta "İnsanlar üçe ayrılır normal doğan,sezeryanla doğan ve nihat doğan" önermesinin ispatı olmuş.Televizyon ekranlarında dinden, imandan ,delikanlılıktan ,güzel ahlaktan dem vurup her konuda ahkam kesen Nihat Doğan bu şarkıyla kendinde varolduğunu beyan ettiği ilkelere biraz ters düşmüş gibi :) Neyse çok ciddiye almamak lazım gülmemize eğlenmemize bakalım :))) Hayat kısa eğlen coş işte kiboş diyoruz...
Nihat Doğan - Benim olmazsan taciz ederim şarkı sözü
Görür görmez onu kalbim duruldu
Benim olacak dedim kendi kendime
Eş dost ne der bilemiyorum ama
Elde etmezsem ölürüm billah
Tuttuğumu deli gibi koparırım ama
İyilikle olmazsa vallahi zorla
Benim olmazsan taciz ederim
Bana gelmezsen yer bitiririm
İnadim inat bunu biliyorsun
Benim olacaksin sana yemin ederim
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)