4 Ağustos 2013 Pazar
Ölmek kolay, yaşamak zor bu memlekette
Belli bir yaşa gelmiş az buçuk okumuş yazmış hemen hemen her türk vatandaşının aklından en az bir sefer geçmiştir bu cümle.Hele hele muhalif bir kimliğe sahipseniz sokağa çıkmak bile bir kabustur sizin için zira nereden geleceği beli olmayan serseri bir bir kurşunla kim vurduya gitmeniz ya da hiç iz bile bırakmadan ortadan kaybolmanız işten bile değildir.Her an tetikte olmanız başınıza gelebilecek her türlü musibete hazırlıklı olmanız gereklidir.
En son örnek Barbaros Şansal, dün gece vakti kapısına dayanan bir takım siviller tarafından evinden kaçırıldı tenha bir çiftlik evine çekilip bu işlerle uğraşma diye tehdit edildi.Ben hiç şaşırmadım desem yalan olmaz zira daha önce de evinin önünde darp edilmiş gel gelelim failleri bir türlü "her ne hikmetse" yakalanamamıştı. Uçan kuştan haberi olan istihbaratımız nasıl olduysa neredeyse online yaşanan kaçırılma eylemine karşı bir önlem alamamış olsa gerek Barbaros Şansal araçla akibetinin ne olacağı bilinmeyen bir yöne götürülürken bir dünya çevirmeden geçmiş ancak gören olmamış...
Çok şükür kendisi sadece tehditle kurtulmuş başına çok daha vahim şeyler gelebilirdi.Şikayetçi de olmamış gerçi şikayetçi olsa ne değişecekti onu darp edenler yakalandı mı ki kaçıranlar yakalansın.
29 Temmuz 2013 Pazartesi
Karışık
Çok ama çok karışık hisler içerisindeyim rahmetli Barış Manço'nun da dediği gibi;
Ne olduğunu bilmiyorum, tanımlayamıyorum işte bu daha çok acıtıyor canımı kısacası psikolojim alt üst. Koca koca yıkılmaz zannettiğimiz insanlar böyle yıkılıyormuş demek. Ne yapalım bu günleri de göreceğimiz varmış. Hani hiç beklemediğin anda, hiç beklemediğin yerden, hiç beklemediğin birinden, hiç beklemediğin bir şekilde yersin silleyi aldığın darbenin şiddeti bir anda kıtaları yerinden oynatabilecek şiddette bir sarsıntıya döner işte o hesap...
Sözüm meclisten dışarı dostlar
Bugünlerde kendimi hıyar gibi hissediyorum
Hani dilim dilim doğrasalar beni
Marmara Ege Karadeniz ve hatta Akdeniz cacık olur diyorum
Ne olduğunu bilmiyorum, tanımlayamıyorum işte bu daha çok acıtıyor canımı kısacası psikolojim alt üst. Koca koca yıkılmaz zannettiğimiz insanlar böyle yıkılıyormuş demek. Ne yapalım bu günleri de göreceğimiz varmış. Hani hiç beklemediğin anda, hiç beklemediğin yerden, hiç beklemediğin birinden, hiç beklemediğin bir şekilde yersin silleyi aldığın darbenin şiddeti bir anda kıtaları yerinden oynatabilecek şiddette bir sarsıntıya döner işte o hesap...
23 Temmuz 2013 Salı
Sözün bittiği yer
Bir ülkenin başbakanı hemde iftarda yaptığı konuşmada "Türkiye 'de bir kişi, iki kişi, üç kişi, dört kişi polise şiddet uygularken ölüyor, twettler, faceboklarla, dünyanın altını üstüne getiriyorlar ama öbür tarafta şu ana kadar Mısır'da 300 kişi ölüyor, bunların 53 tanesi namaz kılarken ibadet esnasında kurşunlanarak öldürülüyor, dünya sessiz. Niye konuşmuyorsunuz? Hadi bunun karşısında da konuşun. İkircikli olmanın anlamı yok" diyorsa eğer (yok canım dememiştir diyenler için videosunu da koydum) artık söylenecek bi söz kalmamıştır.Bir yetkili nasıl olur kendi ülkesinde gösterilerde hayatını kaybeden insanların durumunu değersizleştirmeye çalışır üstelik doğru olmayan ifadelerle.Gezi parkı direnişinde ölen insanların hiçbiri polise şiddet uygularken ölmedi aksine bilakis polisin orantısız güç, aşırı şiddet uygulamaları sonucu hayatını kaybetti.Ne yapsaydı vatandaş kendi canı gitmiş, kendi kanı dökülmüş, arkadaşı, kardeşi, dostu hayatını kaybetmiş, hatta gözlerini yitirip sakatlanmış, tepkisiz mi dursaydı? Bazıları gibi kendi vatandaşı hayatını kaybetmişken sessiz, tepkisiz kalıp hatta katillerine ellerine sağlık 3-5 terörist eksildi diyerek el oğlu öldüğünde mi yaygara koparmalıydı?
Hangi vicdana sığar bu sözler ya da hangi insaf ölçütleri ile izah edilebilir ki, nasıl bir düşünce yapısıdır bizi yöneten...
Allah sonumuzu hayır etsin...
19 Temmuz 2013 Cuma
uefa-muefa mevzuları

Neyse efenim biz kaderimize küselim derken cas'a taşınan davada çıkan yürütmeyi durdurma kararı ise işin içinden çıkılamaz hale gelmesine neden olacak gibi duruyor diyelim bizimkiler elemelere katıldı tur atladılar cas cezayı onaylarsa ne olacak bizimkilerin yerine alt sıradaki takımlar mı gidecek yoksa yekten bu sene ki avrupa macerası kapanacak mı. Alt sıradakileri kabul etmezlerse bu takımların doğan hak kaybı nasıl karşılacak ya da erteleme veya cezaya gerek yok hükmü çıkarsa bizim takımların halie hazırda oluşmuş borsa-gelir vs kaybını kimden tahsil edeceğiz vs vs
Sorular sorular sorular...
Gezi olaylarınn etkisi spor camiasına da sirayet etti sonunda. Milli basketbolcumuz Cenk Akyol röpörtaj verdiği sırada uzatılan yandaş medya ntv'nin mikrofonunu tokatlaması ve layık olduğu yerde süründürmesinin ardından milli takım kadrosuna alınmaması ve yetkililere neden sorusunu sorduğunda "devlet - emir büyük yerden" diye yanıt alması basketbol camiasında aslında kıyameti koparması gerekirken kimsenin korkudan gıkını çıkartamaması ne hale geldiğimizin apaçık bir göstergesi.
ne desem bilemedim...
10 Temmuz 2013 Çarşamba
Ondan bundan birazda şundan bölüm 26
*Bu aralar havuza gitmeye niyetliyim ama gel gelelim hayat bana nanik yapmaktan geri kalmıyor her seferinde bir bahane bir engel çıkartıyor Ankara'nın kuru sıcağında pişmeye devam ediyorum mecburen.Haliyle beyin sıcaktan hafiften eriyip krem peynir moduna geçti üç vakte kadar kafama huni takıp hülooogg diye sokaklarda dolanmaya başlarsam ve gazetelere sıcaktan kafayı yiyen gencin dramı başlığıyla malzeme olursam şaşırmayın :)
***iş bu sebepten (bir üstteki madde) genelde uzun uzun yazdığım ondan bundan birazda şundan köşesini bu seferlik kısa tuttum kusura bakmayın bana da yazık ama :)
*Yiğit Bulut en nihayetinde muradına erdi başbakanın başdanışmanı ünvanını kaptı :) Daha 2008 yılında Başbakanı hitlere benzeten yazı yazan yiğit nasıl olduysa bir anda hidayete erdi ve 180 derece dönüşle akp'nin has adamı oluverdi o zamandan bu yana yaptığı saçmalamaların,gerçekleri eğip bükmenin,koşulsuz desteğin ve yağ yakmanın elbet bir getirisi olacaktı kariyerideki bu "büyük" sıçrama için kendisini tebrik etmek lazım :)
*Ethem Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert ve Mustafa Sarı'nın ardından Ali İsmail Korkmaz'da hakka yürüdü umarım katilleri hesap verir ve gereken cezaları alır demek istiyorum ama gel gelelim elinde palayla gezenin serbest kaldığı oyuncak su tabancası taşıyanın tutuklandığı bu günlerde adalet kavramının içinin gayet boş olması bu temennimi anlamsız kılıyor yazık gerçekten çok yazık yitip giden bu beş fidanın, gözlerini çıkarttığınız daha nicesinin vebalini nasıl ödeyeceksiniz ruz-i mahşerde...
***iş bu sebepten (bir üstteki madde) genelde uzun uzun yazdığım ondan bundan birazda şundan köşesini bu seferlik kısa tuttum kusura bakmayın bana da yazık ama :)
*Yiğit Bulut en nihayetinde muradına erdi başbakanın başdanışmanı ünvanını kaptı :) Daha 2008 yılında Başbakanı hitlere benzeten yazı yazan yiğit nasıl olduysa bir anda hidayete erdi ve 180 derece dönüşle akp'nin has adamı oluverdi o zamandan bu yana yaptığı saçmalamaların,gerçekleri eğip bükmenin,koşulsuz desteğin ve yağ yakmanın elbet bir getirisi olacaktı kariyerideki bu "büyük" sıçrama için kendisini tebrik etmek lazım :)
*Ethem Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert ve Mustafa Sarı'nın ardından Ali İsmail Korkmaz'da hakka yürüdü umarım katilleri hesap verir ve gereken cezaları alır demek istiyorum ama gel gelelim elinde palayla gezenin serbest kaldığı oyuncak su tabancası taşıyanın tutuklandığı bu günlerde adalet kavramının içinin gayet boş olması bu temennimi anlamsız kılıyor yazık gerçekten çok yazık yitip giden bu beş fidanın, gözlerini çıkarttığınız daha nicesinin vebalini nasıl ödeyeceksiniz ruz-i mahşerde...
2 Temmuz 2013 Salı
Allahın Takdiri dağıtılmaya başlanmış yetişenin elinde kalıyor
Epeydir yazmaya karşı bir hevessizlik var içimde sebebi belki geleceğe dair kaygılarım belki içinde bulunduğum ülkeme dair karamsar ruh halidir bilemiyorum. İçimde birikenleri yazmak isterken ucundan döndüğüm ,neredeyse yazının yarısındayken bıraktığım, hatta yayınla düğmesine basacağım yerde tümden sildiğim yazı çok oldu. Umarım en kısa sürede geçer bu halet-i ruhiye zira gerçekten sıkıldım bu durumdan.
Birileri çıkar Allahın Takdiri belgesi basar, bir "milli" eğitim müdürü çıkar din kültürü öğretmenlerine “Sizler okul müdürlerinin başdanışmanısınız. Okul müdürü bir adım atacak, size soracak. Müdürler kusura bakmasın. Bundan sonra işler ve işlemler, din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenlerinin kontrolünde gerçekleşecek. Bunu Ankara da böyle istiyor. Bunu valilik de böyle istiyor. Milli eğitim müdürü de böyle istiyor. Biz de böyle istiyoruz. Allah da böyle istiyor” der nerden tutsan elinde kalır bu insanlara dinden haberleri yok demek istemiyorum zira ağır bir kelam olur ama yaptıkları düpedüz şirk sınırları içerisine girmekte bilmem farkındalar mı? Birey kendine müslüman diyorsa eğer haşa kendini Allah gibi konumlayarak onun adına hareket ediyor intibaa bırakamaz. Kalkıp Allahın Takdiri diye belge düzenleyemez ya da Allah böyle istiyor diye söylev çekemez kimseye, neyse bu sıkıcı mevzuları geçelim.
Bu arada bu gün 2 temmuz malum Sivas Katliamının yaşandığı meşhum gün ülkenin geldiği hale baktıkça yeni sivaslar olmaz diyemiyorum zira karanlık zihinler ve zihniyetler egemen artık.
Gelde geleceğe dair umut besle...
Birileri çıkar Allahın Takdiri belgesi basar, bir "milli" eğitim müdürü çıkar din kültürü öğretmenlerine “Sizler okul müdürlerinin başdanışmanısınız. Okul müdürü bir adım atacak, size soracak. Müdürler kusura bakmasın. Bundan sonra işler ve işlemler, din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenlerinin kontrolünde gerçekleşecek. Bunu Ankara da böyle istiyor. Bunu valilik de böyle istiyor. Milli eğitim müdürü de böyle istiyor. Biz de böyle istiyoruz. Allah da böyle istiyor” der nerden tutsan elinde kalır bu insanlara dinden haberleri yok demek istemiyorum zira ağır bir kelam olur ama yaptıkları düpedüz şirk sınırları içerisine girmekte bilmem farkındalar mı? Birey kendine müslüman diyorsa eğer haşa kendini Allah gibi konumlayarak onun adına hareket ediyor intibaa bırakamaz. Kalkıp Allahın Takdiri diye belge düzenleyemez ya da Allah böyle istiyor diye söylev çekemez kimseye, neyse bu sıkıcı mevzuları geçelim.
Bu arada bu gün 2 temmuz malum Sivas Katliamının yaşandığı meşhum gün ülkenin geldiği hale baktıkça yeni sivaslar olmaz diyemiyorum zira karanlık zihinler ve zihniyetler egemen artık.
Gelde geleceğe dair umut besle...
24 Haziran 2013 Pazartesi
Çapulcu sanatı - Diren Karadeniz
Gençler trende Apolas Lermi'nin Şarkısı Diren Karadeniz'i o kadar güzel seslendirmişler ki dinler dinlemez paylaşmak geldi içimden dinleyin kulağınızın pası silinsin.Birazda memleketin dertleri ile ilgili şarkılar dinlemek lazım :)Sözlere ufak bi ekleme yapmışlar bakalım dikkatinizi çekecek mi :)
Apolas Lermi - Diren Karadeniz
karardi karadeniz aca' ne oldi bize
bu sene da funduklar gülmedi yüzumuze
topla topla bitmeyi çay da para etmeyi
tarladaki lahana o da bize yetmeyi
yastığumuz çürudi döviz aldi yürudi
hamsi da tutamaduk karadeniz kurudi
seçim zamani geldi da astiler bayraklari
çayırlarda çürudi nenemun ayakları
bu sinavlar, yasalar hep yolları tıkadi
tarikatlar mafyalar beyinleri yıkadi
gökten şimşek çakayi yoldan seller akayi
fakiri çalup soyan (amerikan uşağu) ankara'ya çıkayi
sahil yoli (barajlari) yaptiler paralari kaptiler
üç beş kuruş liraya memleketi sattiler
ha bu yalan dünyanun çilesini çekerum
memlekeri satanun anasini severum
hakli olani değil de haksizi koruyiler
doğruyu söyleyeni (doğrusuni yazani) arkadan vuriyiler
Sözler: Apolas Lermi
Müzik:Anonim
20 Haziran 2013 Perşembe
Duran adam'a karşı duran adam'a karşı duran adam.
Gezi parkı olayları artık bitse de başka konularda da yazabilsem temennisindeyim gel gelelim bizim devlet-i âl-i'miz gösteri yapan vatandaşların dertleri ile zerrece ilgilenmediği kulağının üstüne yattığı için gösteriler gün geçtikçe farklı boyutlara taşınıyor.Bu gidişlede duracağa pek benzemiyor değişik şekillere evrilecek başka boyutlarda devam edecek belli oldu artık.
En son duran adam peyda oldu pasif direniş için gayet güzel bir örnekti oldukça tutulan pasif direniş şekli gittikçe yaygınlaştı tabi haliyle rahatsız olanlarda konuyu provoke etmekte gecikmedi güya hiçbir siyasi görüş ve organizasyonla bağlantılı olmayan bu sakallı beyzadeler tamamen bireysel hareket ediyorlardı lakin üzerlerindeki tek tip ünüformamsı tşört pek dedikleri kadar masum olmadıklarının bariz bir kanıtıydı.Allahtan uzun sürmedi de tatsızlıklar yaşanmadı.
Sevgili devlet-i âl-i'mizin toplumun beklentilerinden ne kadar uzak olduğu en baştakilerin açıklamalarından ortaya çıktı kendileri demokrasiyi sandığa endekslediklerinden onlara oy vermeyen geri kalan vatandaşların zerrece kıymeti yok,ne isterler ne dertleri var umurlarına bile değil. Devlet sadece onlara oy verenlere ait gibi davranmayı adet bellemişler gerçi bu zihniyete sahip olan yöneticilerin kendilerine oy veren kitle için de aynı şeyleri düşündüğü azcık kafası çalışan her insan evladı tarafından farkedilebilir ancak bizim muhteremlere oy veren arkadaşların partizanlıkları maalesef durumu görmelerine engel.
Zat-ı alileri etrafındaki danışmanlardan ve yalaka medyadan kafasını kaldırabilse belki gerçeği bir nebze olsun görecek (en azından ben öyle olacağını temenni ediyorum aksi korkunç olurdu zaten) ama adamcağızı öyle sarıp sarmalamışlar ki memlekette ne olup bittiğinden haberi yok gösterilerde polis'in silah kullanmadığını beyan edecek kadar gerçeklikten ve hayattan kopmuş. Hadi diyelim ankarada yakın mesafeden başına aldığı polis kurşunuyla hayatını kaybeden ve kendisine doğru düzgün bir cenaze töreni bile çok görülen Ethem Sarısülük'ten haberi yok hiç mi polis müdahalesini izlemedi gaz bombalarıya hedef gözeterek insanları adeta ördek avlarcasına kafalarından bedenlerinden vuran, yaralayan ve bazılarının bundan garip bir haz aldıklarını vatandaşları vurduktan sonra zafer işareti yaptıkları havalara zıpladıkları videolardan belli olanları hiç mi görmedi.Çok enteresan doğrusu...
Çevreci bir hareketin polis şiddetiyle evrilip temel hak ve özgürlükler için yapılan bir mücadeleye dönüştüğünü kavrayamayan büyük bir organizasyon var maalesef biz bunlara kısaca yalaka medya diyoruz kabaca türk medyasının %90'ı bunlardan müteşekkil onlar hâlâ olayların arkasında yabancı bir kaynak, mihrak aramaya, bir mihrak uydurmaya çalışıyorlar.Bu kutsal hak arama hareketini darbe girişimi olarak görenleri bile var okudukça, izledikçe iğreniyorum.
Ve en son sözüm devlet yetkililerine bu güne kadar gösterilerde ölen, ağır ya da hafif yaralananlar için bir çift söz etmeyi özür dilemeyi bile çok gördünüz hâlâ şu kadar mal gitti şu kadar zarar ettik aman ülkenin itibarı yerle yeksan oldu derdindesiniz yahu bırakın giden malın yerine yenisi konur zarar ve kaybedilen itibar bir şekilde zamanla telefi edilir ama siz diyiverin hele canını kaybedenin canını,gözünü kaybedenin gözünü geri verebilecek misiniz?
En son duran adam peyda oldu pasif direniş için gayet güzel bir örnekti oldukça tutulan pasif direniş şekli gittikçe yaygınlaştı tabi haliyle rahatsız olanlarda konuyu provoke etmekte gecikmedi güya hiçbir siyasi görüş ve organizasyonla bağlantılı olmayan bu sakallı beyzadeler tamamen bireysel hareket ediyorlardı lakin üzerlerindeki tek tip ünüformamsı tşört pek dedikleri kadar masum olmadıklarının bariz bir kanıtıydı.Allahtan uzun sürmedi de tatsızlıklar yaşanmadı.
Sevgili devlet-i âl-i'mizin toplumun beklentilerinden ne kadar uzak olduğu en baştakilerin açıklamalarından ortaya çıktı kendileri demokrasiyi sandığa endekslediklerinden onlara oy vermeyen geri kalan vatandaşların zerrece kıymeti yok,ne isterler ne dertleri var umurlarına bile değil. Devlet sadece onlara oy verenlere ait gibi davranmayı adet bellemişler gerçi bu zihniyete sahip olan yöneticilerin kendilerine oy veren kitle için de aynı şeyleri düşündüğü azcık kafası çalışan her insan evladı tarafından farkedilebilir ancak bizim muhteremlere oy veren arkadaşların partizanlıkları maalesef durumu görmelerine engel.
Zat-ı alileri etrafındaki danışmanlardan ve yalaka medyadan kafasını kaldırabilse belki gerçeği bir nebze olsun görecek (en azından ben öyle olacağını temenni ediyorum aksi korkunç olurdu zaten) ama adamcağızı öyle sarıp sarmalamışlar ki memlekette ne olup bittiğinden haberi yok gösterilerde polis'in silah kullanmadığını beyan edecek kadar gerçeklikten ve hayattan kopmuş. Hadi diyelim ankarada yakın mesafeden başına aldığı polis kurşunuyla hayatını kaybeden ve kendisine doğru düzgün bir cenaze töreni bile çok görülen Ethem Sarısülük'ten haberi yok hiç mi polis müdahalesini izlemedi gaz bombalarıya hedef gözeterek insanları adeta ördek avlarcasına kafalarından bedenlerinden vuran, yaralayan ve bazılarının bundan garip bir haz aldıklarını vatandaşları vurduktan sonra zafer işareti yaptıkları havalara zıpladıkları videolardan belli olanları hiç mi görmedi.Çok enteresan doğrusu...
Çevreci bir hareketin polis şiddetiyle evrilip temel hak ve özgürlükler için yapılan bir mücadeleye dönüştüğünü kavrayamayan büyük bir organizasyon var maalesef biz bunlara kısaca yalaka medya diyoruz kabaca türk medyasının %90'ı bunlardan müteşekkil onlar hâlâ olayların arkasında yabancı bir kaynak, mihrak aramaya, bir mihrak uydurmaya çalışıyorlar.Bu kutsal hak arama hareketini darbe girişimi olarak görenleri bile var okudukça, izledikçe iğreniyorum.
Ve en son sözüm devlet yetkililerine bu güne kadar gösterilerde ölen, ağır ya da hafif yaralananlar için bir çift söz etmeyi özür dilemeyi bile çok gördünüz hâlâ şu kadar mal gitti şu kadar zarar ettik aman ülkenin itibarı yerle yeksan oldu derdindesiniz yahu bırakın giden malın yerine yenisi konur zarar ve kaybedilen itibar bir şekilde zamanla telefi edilir ama siz diyiverin hele canını kaybedenin canını,gözünü kaybedenin gözünü geri verebilecek misiniz?
10 Haziran 2013 Pazartesi
Eskişehir'de direnişçilere ekmek dağıtan eli öpülesi nine
Mübarek yüzünden insanı ümitlendiren ne güzel bir ışık yansıyor ninemin, sanki ona bakanı nuru ile sarıp sarmalıyor. İzledikten sonra gözlerimden akan yaşlara hakim olamadım aslına bakarsanız öyle pek sulugöz biri değilim ama ne yapayım o kadar duygusal bir sahne ki insanı deriden sarsıyor. Kıyamam ninem elinden geldiği kadar direnişçi gençlere yardım etmek istemiş o kadar da ince düşünceli ki gençtir yer diye cips bile almış,belki de imkanı bu kadardı orasını bilemem,buraya eklerken yeniden izledim bak yine gözlerim doldu demek hâlâ böyle saf ve temiz yürekli insanlar yaşıyormuş...
Yazamıyorum da sözler boğazıma düğümleniyor.
Belki de rahmetli annaneme benzettiğimdendir bu duygusallık bilemiyeceğim ama çok etkileyici bir video eminim izleyen herkesi en az benim kadar etkileyecektir...
1 Haziran 2013 Cumartesi
Yeni birşeylerin başlangıcıdır bu

Önce çevreci bir eylemdi,taksim gezi parkında toplananlar ağaçların kesilmemesi için naif, kimseye zararı olmayan bir protest duruş sergiliyorlardı sadece. Devletin ve polisin akıl almaz müdahaleleriyle an be an çığ gibi büyüdüler kalabalıklaştılar her yerden destek yağdı çevreci protesto yaşam tarzlarını tehdit altında hissedenlerin özgürlük için haykırdıkları bir çığlığa dönüştü.Oysa en baştan polis göstericilere saldıracağına onların güvenliğini sağlayacak tedbirleri alsa devlet ne istiyorsun kardeşim itirazın niye diye görüşse, müzakere etse kitlesel bir eyleme dönüşmeyecekti. Kendileri zorla taşırdılar bardağı.
Şu an Türkiyenin her yerinden destek gösterileri yapılıyor ve hemen hemen her yerde polis ve devlet aynı şiddeti göstericilere karşı uyguluyor.Bu tavır siyasi görüşleri itibariyle bir araya gelmesi imkansız toplulukları özgürlük isteyen büyük bir kitleleye çevirdi hâlâ bunun farkına varamadılar.
Bu satten sonra ne kadar baskı yaparlarsa yapsınlar, ne kadar şiddet uygularsa uygulasınlar ellerindeki tüm gazları bile insanların üzerine sıksalar bu güzel kalabalığı ruhen dağıtmaları mümkün değil.
Tonla yaralı ve pekçok hayatını kaybeden insan var ve kimse de bir yılgınlık yok...
Bizim yavşak medya yine yavşaklığını gösterdi yurdun her yerinde yer yerinden oynarken eğlence programları ve alakasız konularla milleti oyaladılar, normalde gazetelerde manşetten girilmesi gereken haberleri görmediler bile.Yurtdışındaki gazeteciler, koskoca hollywood yıldızları bile bu aymazlıklarıyla resmen dalga geçti ama değişen birşey yok zaten olması da mümkün değil patronları göbeklerinden bağlı muktedire, onu üzecek dara sokacak bişeyler yayınlamaları mümkün değil.
Hele hele satılık yalaka kalemlere denilecek birşey bulamıyorum o kadar aşşağılık o kadar necisler ki bunlar boka değse boku bile murdar edebilecek tıyniyette insanlar tiplerini gördükçe öğürme hissi uyanıyor bende.
İçim umutla dolu demek ki bardak taşınca üzerine ölü toprağı serpilmiş insanlar ortak bir konuda birleşip birşeyleri değiştirebilmek için harekete geçebiliyorlarmış.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)