Oldum olası Melih Gökçek'in zevkine ifrit olmuşumdur.Sanat ve görsellik anlayışı heykellere tükürmekten ibaret.Tamam iyi güzel hizmet, park bahçe yapıyorda bu logo işinden hiç çakmıyor arkadaş.Daha öncede şimdi kararlaştırılan logodan daha dandik birini yıllarca Ankara halkının gözüne soka soka kullanan vatandaş yeni logosuyla bu işte yeni bir çığır açmış vaziyette :) 23 Nisan faciasınıda unutmayalım çocuklar eğlensin diye Güven Park'a KingKong kılıklı korkunç bir şişme goril dikmemişmiydi :) Alışkanlık haline geldi insanları şaşkına çevirme işi bence o semboldeki kedi Melih Gökçek'e daha çok benziyor Ankara Kedisi 'nden.Lens takıp piyasaya çıksa tıpkısının aynısı
Sadece gökçeğe has bir durumda değil bu bizim aynı zihniyete sahip insanlarda bu sakillik bol miktarda mevcut 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası için seçilen jason kılıklı kedide aynı kafanın ürünüydü.
Başlığa bakıp la bu denyo bişeylermi dağıtacak diyebilirsiniz yok öyle yağma :) Len para mı var sanki, olsa dükkan sizin.Sadece 100.izleyicim olunca sevindirik oldum valla hey gidi günler hey bir zamanlar okuduğunuz blogun olduğu yer bir bozkırdı uğraştım didindim bozkırın ortasından 2 oda 1 salon bi blog yarattım.Hadi bakalım bidahaki şamata 500'de dağılın.
Ha unutmadan 100.üyem sanita olmuş yakında falan oturuyosan en fazla bi gazoz ısmarlarım ona göre çok büyük umutlara kapılma :)
Son birkaç senedir denizle olan ilişkimiz bir hayli karışık ilk başlarda oldukça keyifli olan muhabbetimizden sonra dargınım kendisine arada bir uğrar halini hatırını sorarım o kadarcık.Kıyısından bakıp beni yutamayacaksın Akdeniz diyerek ayağımı bandırıp çıkarak çimmeden kıyısından dönmüşlüğüm çok vardır.Bu senede epey bir nazlandıktan sonra denize gittim sabahın 9'unda elimde şemsiye havlu bizimkilerle beraber sahile indik.
Sahilde gayet güzel bir esinti vardı ve hayret ettim ilk defa denize amelecanlarla beraber girmiyorduk hatta kenarımızda sevimli bir rus çekirdek ailesi bile vardı turistler denize gelmişlerdi hemde açık halk plajına.İki sevimli çocuk bıcır bıcır rusça konuşup denizde cebelleşiyorlardı.Ayrıca üzerinde basma fistanla denize giren bizim süper zeki vatandaşlarda olmayınca dadından yenmezdi deniz.Kısacası huzur ve sükunet hakimdi tüm sahile.
Derken o an geldi yavaşça sokuldum ayaklarımı dizlerime kadar soktum,ufak bir ürperti kapladı içimi soğuktu.Belime kadar girdiğimde bariz üşüyordum atıverdim kendimi akdenizle birbirimize kavuşmuştuk sonunda.Süper tuzlu sularında kulaç atmak suretiyle eğlenceye vermiştim kendimi.Yahu epeydir deniz yüzü görmediğimden hamlamışım 100 mt ya yüzdüm ya yüzmedim kolum bacağım hemencik yoruldu nefesim dibeğimden çıktı.Neyse daha fazla kalmanın bir anlamı yoktu bende kendimi güneşlenmeye adadım.Ama dışarısı pek durulacak gibi değildi bildiğin hamam saat 10 bile olmamışken yanıyordu ortalık bizimkilerle beraber tası tarağı toplayıp eve attık kendimizi.
*Farkına vardım ki babam rusça konuşamasa bile rusça işaret edebiliyordu.Çocuklardan birinin kaçan kolluğunu tek işaretle rus aleye göstermiş onlarda gayet anlamışlardı durumu.:)
*Amelecanlar olmadan sahil çok huzurlu.
*Basma fistan giyipte denize giren tiplerde olmayınca zevk alabiliyormuşum denizden.
Not:Siz siz olun Antalya'ya haziran ve eylül 15 arası gelirseniz sakın ha sakın sabah saat 11'den akşam 6'ya kadar dışarı yanınızda soğuk su, şapka olmadan çıkmayın hatta mümkünse hiç çıkmayın klimalı ortamda kalın.Ben çıktım az kaldı yolda susuzluktan geberiyodum gittiğim yerde yürüyerek 10 dakika mesafede.Yerden alevler yükseliyor ayrıca esen rüzgarda kavurucu çöl sıcağından beter üstüne birde nem ve güneş etkiside girince Turbo fırınlarda pişirilmekte olan tavuklara dönüyorsunuz.İsteyenler kendilerinin gözden çıkarabilecekleri kısımlarına galeta unu ve sos bulayarak Antalya sıcağında güneş altında bırakmak suretiyle deneyebilirler.KFC tavuğundan beter olursunuz sizi temin ederim.
Magazin dünyasında yeni muhabbet Acun Ilıcalı,Tanem Sivar ve Beyazıt Öztürk'le ilgili.Bilindiği üzere tanem daha önce acunun programlarında yeralmış ve uzunca bir süre birlikte çalışmışlardı.Şimdilerde ise Beyazla beraberliği ve işlerin ciddi olduğu bilinen tanemin önceleri acunla "yasak aşk" yaşadığına dair dedikodular var.Dedikodunun kaynağıda "Duayen"magazinci Aykut Işıklar.
Aralarında ne olduğunu bilmem ancak varsayalımki zamanında yaşanan bir aşk vardı acun ve tanem arasında bundan bize ne yasal sınırlar içinde yaşanan ilişkiler halkı ilgilendirmez.İsterlerse 3lü takılsınlar bize ne.Olmadığını varsayarsakta böylesi çirkin bir iftiranın bir bedeli olmalı.
Bu gelişmeler üzerine okuduğum kadarıyla acun yasal prosedürlere başlamış ve Aykut Işıklar'ı mahkemeye vermiş.Helal olsun polemiğe girmek yerine yasal yollara başvurarak hakkını araması acunu gözümde bir numara daha büyüttü.
Aslında magazin tarzı konulara girmeyi pek sevmem ama bu konu hakikaten ilginç ve çok su kaldıracağa benziyor.
"Über"demokrat hükumetimiz yeni bir yasa tasarısı hazırlamış eğer meclisten onay alırsa gözünüz aydın Türkiyede yeni bir dönem başlayacak "Derebeylik dönemi".Nerden çıkardın bunu diyecek olursanız çıkacak yasa sayesinde Büyükşehir Belediye Başkanları kafalarına göre her yeri kentsel dönüşüm alanı ilan edip oralarda imar faaliyetleri yürütebilecekler buna stratejik askeri alanlar da dahil hemde hiç bir yere danışmadan onay almadan yapabilecekler.Daha önceden belediye başkanları oy almadıkları yerlere hizmet götürmemek ne bileyim otobüs seferlerini azaltmak gibi kıytırık "cezalar" verebiliyorlarken şimdi bir bakmışsınız sizin mahalleden oy çıkmadı diye sizin mahalle bir anda ticaret alanı ilan edilmiş evleriniz ederinin yarısına belediyenin eline geçmiş.Sizlerede evinize karşılık kuş uçmaz kervan geçmez yerlerdeki Toki konutları kalmış :)
Bu vatandaşların zihniyeti belli daha önce Melih Gökçek ilçe belediye başkanlarınıda Büyükşehir Belediye Başkanları atasın diye ütopik bir önermeyle meydana çıkmıştı.Neymiş efendim ilçe belediyeleri ile büyükşehir aynı partiden bile olsa anlaşmazlık çıkıyormuşta hizmet sunulamıyormuş kuyruklu yalan, amaç kendilerine ekstra yetkiler kazandırmak.Belediye başkanından ziyade o bölgenin mini padişahı olmak.Oldu olacak muhtarları,kaymakamları hatta valileri de B.Belediye başkanları atasın nede olsa amaç ulvi halka hizmet götürmek değil mi.Başlarında tek adam - başkan olma heveslisi biri varken onun yandaşlarının başka hevesleri olduğunu düşünmek saflık olur zaten.Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş.Hazırlanan yasa tasarısıda gösteriyorki bu yasanın altında Melih Gökçek gibi "parlak" zihinlerin parmağı var.
Başka devletler demokrasi yolunda ilerlemeye devam ederken güzelim memleketimizin geldiği ve gelmek üzere olduğu durumlara bak.Demokrasinin amacı uzlaşmaktır bunların zihniyetinde bir mevki ile anlaşamıyorsan uzlaşmak yerine o mevkiyi ele geçir,yetkilerini kendine al alamıyorsan etkisizleştir ya da başına kendinden birini getir.Yök Yök diye inliyorlardı ne oldu Yök'ü elegeçirdiler gıkları çıkıyor mu şimdi.
Türk Müzik Tarihinde önemli bir yeri olan Grup Yorum 25 yaşına girdi dile kolay 25 yıl.En sevdiğim şarkılarından biridir Uğurlama 25.Yılın şerefine sizde dinleyin derim daha önce hiç dinlememiş olsanız bile...
Grup Yorum - Uğurlama Sözleri: Bu kente yalnızlık çöktüğü zaman uykusunda bir kuş ölür ecelsiz alıpta başını gitmek istersin karanlık sokaklar kör sağır dilsiz Ey sevda kuşanıp yolara düşen Bilesin bu yollar dağlar dolanır Yare ulaşmadan düşersen eyer Yarin hasretinin yankısı kalır Ey sevda kuşanıp yolara düşen Bilesin bu yollar dağlar dolanır Yare ulaşmadan düşersen eyer Yarin hasretinin yankısı kalır Gecenin ucunda gün aralanır Yar sevdası ile yürek bilenir Sızılı bir ırmak uğurlar seni Su olup akarsın Kır çiceklenir Gecenin ucunda gün aralanır Yar sevdası ile yürek bilenir Sızılı bir ırmak uğurlar seni Su olup akarsın Kır çiceklenir Ey sevda kuşanıp yolara düşen Bilesin bu yollar dağlar dolanır Yare ulaşmadan düşersen eyer Yarin hasretinin yankısı kalır
Temmuzun ortasında gösterime girecek olan Sihirbazın Çırağı – The Sorcerer’s Apprentice filminden izlediğim fragmanlar neticesinde oldukça ümitliyim.Açıkçası fantastik filmleri seven biri olarak fantastik olsun çamurdan olsun derken oldukça iyi bir yapımla karşı karşıya kaldım.Nicolas Cage son zamanlarda yaptığı pek çok filmde beni birhayli hayal kırıklığına uğratmışken bu yapımla kalbimdeki tahtını yeniden elegeçirdi.Sihirbazın Çırağında Nicolas Cage,Monica Bellucci,Alfred Molina gibi usta isimler var izlemek için yeterli bir kadro ayrıca belirteyim Nicolas Cage aynı zamanda filmin yapımcıları arasında da yer almakta.Yönetmenliğini Jon Turteltaub'un yaptığı filmin senaryosu ise Lawrence Konner,Doug Miro,Carlo Bernard,Matt Lopez,Mark Rosenthal'ın elinden çıkmış.Filmle ilgili şimdiden çok goygoy yapmayalım sonra kötü çıkınca üzülüyorum.
Konusuna gelince Dave, Balthazar Blake adında tuhaf biri aniden hayatına girdiğinde fizik dersinden geçmeye çalışan ve rüyalarının kızı Becky’den randevu koparmaya çalışan bir üniversite öğrencisidir. Balthazar’ın günümüzde bir sihirbaz olduğu ortaya çıkar, aynı güce sahip hatta kendi gücünü aşan birini bulmak için uzun süredir arama yapmaktadır.Ancak kötü bir kişi olan ve uzun zamandır rakibi olan, Maxim Horvath, sadece Blake ve Dave’i değil tüm New York şehrini tehdit eder, bahtsız Dave gönülsüz de olsa Balthazar’ın koruması altına girer, Dave’e hızlı bir sihirbazlık sanatı ve bilimi eğitimi verir.Bu alışılmadık ortakların, Horvath ve karanlığın güçleri günümüz Manhattan’ını mahvetmeden önce birlikte durdurması gerekmektedir. Dave'in Sihirbazın Çırağı olma aşamasında eğitimini tamamlamak, şehri kurtarmak ve kızın gönlünü fethetmek için tüm cesaretine ihtiyacı olacaktır.
Sihirbazın Çırağı – The Sorcerer’s Apprentice Filmden kareler
Sihirbazın Çırağı – The Sorcerer’s Apprentice Fragmanı
İllet olurum yakalandı haberine alayı tıraştır anlaşmalıdır.Kimse kimseyi istemeden yakalayamaz.Ece Erken namlı sunucu vatandaş Bodrum Türkbükü'ne gitmiş orada denize girerken güya "yakalanmış" insanın zekasına hakaret gibi bişey bu bilader böyle görüntülenmek istemiyorsan denize gazetecilerin cirit atmadığı bir mekanda girersin kimse seni çekmez çekemez.Ama gelirde Türkbükü gibi bir yerde sereserpe salınırsan illaki bir magazin kamerasına yakalanırsın.Fakat takdir ettim kızı bir gram selülit yok bakıyor kendine para var huzur var tabi anasını satayım.Dükkanı iyi yere açmış belli.
Bayatladı artık bu tarz haberler ama işin kolayı bu olduğundan magazincilerimizde seviyorlar.Aynı arka kapak güzelleri gibi.Bilmem nereli manken bilmemne Türkiyeye bayıldı Türk erkekleri çok sempatik ve yakışıklı ayrıca istanbula bayıldım en kısa sürede yerleşip birilerinin bana yolda belde tecavüz etmesini istiyorum.Yıllarca böyle haberlerle yediler bitirdiler gariban erkeklerimizin beynini şimdi hepsi yolda salya akıtarak geziyosa bu haberler yüzündendir benden söylemesi :)))
Adalet Peşinde - Law Abiding Citizen şahane bir polisiye ve gerilim filmi.Bu türleri seviyorsanız mutlaka izleyin.Adalet sistemine,itiraf mekanizmasına ve hukukun işleyişine derin bir eleştiri getiriyor.Başrollerinde Jamie Foxx,Gerard Butler gibi iki dev isim var.Kurgu, senaryo,işleniş ve filmde zekice hazırlanmış süprizler kesinlikle sizi filmin sonuna kadar sıkılmadan getiriyor.Filmin yönetmeni F. Gary Gray senaryosu ise Kurt Wimmer'e ait.Konuya gelecek olursak Clyde Shelton (Gerard Butler) ailesiyle mutlu mesut yaşayan bir amerikan vatandaşıdır bir gün evine iki soyguncu gelir Clyde Shelton (Gerard Butler)'ı bıçaklar eşini ve küçük kızınıda öldürürler.Ancak hesap etmedikleri bir iş gerçekleşir Clyde Shelton (Gerard Butler) hayatta kalır.Zanlılar yakalandıktan sonra davayla ilgilenmesi için Nick Rice (Jamie Foxx) atanır ancak ortada bir problem vardır Nick Rice (Jamie Foxx) davayı kazanmayı değil kariyerini ve başarı oranını düşünmektedir.Kariyerinde ufak bir başarısızlık oranı bile gözükmesin diye soygunculardan biriyle anlaşmayı seçer.Cinayetlerden sorumlu olan asıl suçlu olan hafif bir cezayla yırtarken diğer arkadaşı idama mahkum olur.Aradan yıllar geçtikten sonra itirafçı olan soyguncu tahliye olur. Tahliyesinin hemen ardından vahşice bir cinayete kurban olmuş bir şekilde bulunur.Clyde Shelton (Gerard Butler) cinayeti itiraf eder ve savcıya bundan sonra tüm istekleri yerine getirilmezse daha pek çok can alacağını söyler.Yıllar boyunca muhteşem bir intikam planı hazırlamıştır.Her itirafı karşılığında savcıdan birşeyler kopartırken aslında bu itirafçılık sistemi ve adalet mekanizmasına bir tokat atmaktadır.
Film beni hakikaten etkiledi ve beğenimi kazandı şimdiye kadar seyretmemiş olanlar varsa mutlaka izlesinler.Kesinlikle izlediklerine değecek.
Malum yasalarımızda pek çok eksik gedik mevcut.Yasaları çiğnemeyi adet edinen arkadaşlarda bu boşlukları adliyelere gide gele iyice öğrenmişler ve bu boşlukları sonuna kadar kullanmaktalar.Hani bir zamanlar hatırlarsınız kendini satanist addeden kedi kesen kız vardı.O vatandaş yaşı küçük olduğundan dolayı ceza almadan yırtmıştı.İşte bu vatandaş yine aynı haltı karıştırmış yeni hayvan katliamlarına imza atıp birde üstüne resimlerini sağa sola yollamış.Şimdi bunu alıp göndersen adliyeye yine yaşı yetmediğinden anında çıkacak dışarı.Zaten Hayvan Hakları konusunda süper ileri bir yasal sisteme sahibiz ya ceza alsa ne olacak en fazla hayvanlara eziyetten para cezası alıp kurtaracak paçayı.İnsanın asabı bozuluyor böyle durumlarda.Yasal sisteme olan inancını kaybediyor.
Gerçi insanına değer vermeyen bir devlet ve hukuk sistemi varken hayvan haklarından bahsetmek ütopya gibi bişey.
Aslında üzülüyorum kızcağıza yolunu kaybetmiş.O kadar derinlerdeki kendi başına bu halden kurtulması çok zor gözüküyor.Acilen tedavi altına alınmalı.Gidişatını iyi görmüyorum ileride daha beter işlere imza atar ve yine bu yaş mevzusundan yırtarsa şaşmam.Nasıl olsa sistem ceza vermiyor diye bildiğini okumaya devam edecek...
Kimdir deyü merak eden olursa Ankaranın Cebeci kazasında hazana çalan eylül ayında doğuvermiş bu insan evladı.Hayata melankolizmin penceresinden bakan çokta ahım şahım olmayan birisidir kendisi.Ne okur derseniz bildiğini okur ,döner döner yine okur.Bol miktarda cigara tüketir.Boş zamanlarında cigara içmeyenlerin cigara içenler üzerinde kurduğu emperyal ve faşizan baskılara kafa yorar.Hobi olarak amatörce şiir yazar,ahkam keser,kafa açar.Arkadaşları için can ciğer kuzu sarması,kaymaklı ekmek kadayıfıdır.Siyasi görüşünü sorarsanız Kamerist - Gençist hareketin yılmaz savunucusudur.
*-Küçük Prens - Antoine de Saint-Exupery *-Kürk Mantolu Madonna - Sabahattin Ali *-Grey - E L James *-Tutsak Güneş - Ayşe Kulin *-Fi - Akilah Azra Kohen